İngiltere Gezi Rehberi

LONDRA

 

 

Londra...

Londra…

24 Temmuz 2021

Londra sadece bu ada devletinin değil, koskoca bir imparatorluğun payitahtı olma gururunu taşıdığını ilk bakışta hissettiren bir şehir. Yalnızca ihtişamlı binaları ile değil, kendine has alışkanlıkları, gelenekleri ve ritüelleri ile de…

Eski günlerden bir Londra hatırası...

Eski günlerden bir Londra hatırası…

Burası dünyanın en fazla rağbet gören finans, ticaret, turizm, sanat ve kültür merkezlerinden biri. Oldukça kozmopolit bir nüfus yapısı var. Sakinlerinin hatırı sayılır bir bölümü Commonwealth veya diğer ülkelerden gelen çekik gözlü, siyahi ya da esmer… kısacası köken olarak İngiliz olmayanlardan oluşuyor. Civarında beş adet faal havalimanının bulunması, Londra’nın dünyada en fazla ziyaretçi alan metropoller arasında yer aldığının göstergesi.

Londra'nın merkezi semtleri her vakit kalabalık...

Londra’nın merkezi semtleri her vakit kalabalık…

Yerli-yabancı bunca insanın akınına uğrayan Londra’da 2003’ten beri yürürlükte olan “Trafik Tıkanıklığı Harcı”na (Congestion Charge) değinmek gerek. Bu uygulama, Londra’nın merkezinde, tarihi ve turistik yerlerin, kamu binalarının ve finans kuruluşlarının yoğunlaştığı, dolayısıyla insan hareketliliğinin en yüksek olduğu bir bölgede geçerli. Yani Londra haritasında bir bölge çizilerek sınırlandırılmış, sabah saat 7’den gece 10’a kadar bu bölgeye giren araçlardan belli miktarda para kesiliyor. Dünyanın çeşitli büyükşehirlerinde de benzer uygulamalar var.

Greenwich yakınlarında faaliyet gösteren teleferik, Thames Nehri üzerinden seyirlik manzaralar sunuyor

Greenwich yakınlarında faaliyet gösteren teleferik, Thames Nehri üzerinden seyirlik manzaralar sunuyor

İçinden kıvrılarak akan Thames Nehri, ülkenin denize uzak başkentini denizle buluşturma görevini üstleniyor. Thames üzerindeki Londra Limanı bir zamanlar dünyanın en büyük limanlarından, Londra Tersaneleri ise dünyanın en aktif tersanelerinden biri imiş. Nehrin iki yakasını birleştiren köprülerin bazıları Londra’nın en önde gelen tarihi değerleri arasında bulunuyor.

Lüks mağazaların bulunduğu Regent Caddesi civarı

Lüks mağazaların bulunduğu Regent Caddesi civarı

Bir ziyaretçi için Londra’da gerçekten çok fazla cazibe merkezi var. Şehri gezmeyi düşünenlerin en az birkaç günlük bir program yapması gerekiyor. Birbirine entegre araçlardan oluşan bir toplu taşıma sistemi mevcut. Bir Londra klasiği olan iki katlı (double-decker) otobüsleri her yerde görmek mümkün, lakin şehir içi ulaşımın en kullanışlı aracı hiç şüphesiz Londra Metrosu. “Yeraltı” (Underground) ya da esprili bir adlandırmayla “Tüp” (Tube) olarak da anılan bu sistem, 1863’ten bu yana kullanımda. Dolayısıyla dünyanın ilk metrosu. Toplam 400 kilometreyi bulan hatlarla şehrin her bölgesine ulaşıyor.

Kensington Bahçeleri'nde bulunan Albert Anıtı

Kensington Bahçeleri’nde bulunan Albert Anıtı

İngilizce öğrenen herkes Londra’daki mekânların isimlerine aşinadır. Çünkü dil öğretimi, topyekûn bir kültürün, hayat tarzının, düşünme biçiminin tarihsel, mekânsal ve etimolojik arka planıyla birlikte aktarılmasını da ihtiva ediyor. Hatta bu çoğunlukla bilinçli ve kasıtlı olarak yapılıyor. “İngilizce öğreniyorsan, İngilizce’nin neşvünema bulduğu zemini de, onun anavatanını da tanıyacaksın, yoksa olmaz, bir şeyler eksik kalır” denmek isteniyor. O yüzden Londra, benim gibi birçok faninin daha görmeden tanıdığı, yer isimlerini baştan ezberlediği bir kent.

British Museum’daki bu cesedin, Yunus Suresi’ndeki “Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için kurtaracağız” ifadesinin muhatabı olan Firavun’a ait olduğu söylendi. Ancak kesin teyidi yapılamadı.

British Museum’daki bu cesedin, Yunus Suresi’ndeki “Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için kurtaracağız” ifadesinin muhatabı olan Firavun’a ait olduğu söylendi. Ancak kesin teyidi yapılamadı. 

Her şeyden evvel burası çok önemli bir müzeler, galeriler ve sergiler şehri. Tabii bu saydıklarım bir parça geniş vakit gerektiren mekânlar. Vakti olanların bunların en azından belli başlılarını kaçırmaması tavsiye olunur. Müzeler içerisinde en önde geleni British Museum. Dünyanın her bölgesinden, bu arada Türkiye’den de çok sayıda eserin sergilendiği, dünya çapında bir müze burası. İlginç olan ise her şeyin ücretlendirildiği bu ülkede British Museum’un girişi ücretsiz!

Westminster Sarayı önünde bir poz

Westminster Sarayı önünde bir poz

Londra’nın en çok görülüp fotoğraflanan binalarından biri Thames Nehri’nin kenarında, İngiliz Parlamentosu’nun faaliyet gösterdiği Westminster Sarayı (Westminster Palace). Bazı bölümlerinin yapımı 11. yüzyıla kadar gitse de, bugünkü halini 1834 yılında yaşadığı büyük bir yangından sonra almış gotik bir yapı.

Big Ben

Big Ben

Sarayın bir köşesinde Big Ben Saat Kulesi arzıendam ediyor. Big Ben’in mimarisinden tarihçesine, çanından saatine kadar bir sürü bilgi ve rivayet ortalarda dolaşıyor. Ama galiba en önemli gerçek Big Ben’in Londra’nın en ikonik yapılarından biri olduğu ve şehrin siluetinde hep yer aldığı.

Westminster Sarayı'nın, yani İngiliz Parlamentosu'nun giriş bölümü

Westminster Sarayı’nın, yani İngiliz Parlamentosu’nun giriş bölümü

İngiliz Parlamentosu, Lordlar Kamarası (House of Lords) ve Avam Kamarası (House of Commons) olmak üzere iki meclise sahip. Lordlar Kamarası ne kadar ihtişamlı ise, Avam Kamarası o kadar sade. Milletvekilleri koltuk yerine banklarda oturuyor. İngiliz muhafazakârlığının neticesi olarak, bina onarılırken eski düzeni aynen muhafaza edilmiş. Bu yüzden zaman içerisinde artan milletvekili sayısına yetecek kadar yer yok. Kalabalık oturumlarda vekillerin kimisi ayakta kalıyor. Parlamentodaki usul ve ritüellerin birçoğu yüzyıllar öncesinde nasılsa bugün de öyle devam ediyor. Mesela iktidar tribünü ile muhalefet tribünü karşı karşıya, aradaki mesafe ise iki kılıç uzunluğu kadar. Ne olur ne olmaz diye!

Westminster Abbey

Westminster Abbey

Westminster Sarayı’nın yanında bulunan Westminster Manastırı (Westminster Abbey) adlı kilise, ilk olarak 960 yılında inşa edilmiş, bugünkü gotik yapısına ise 13. asırda kavuşmuş. Bir tür “protokol” kilisesi burası. İngiliz tarihinin birçok önemli şahsiyeti bu kilisede gömülü. Kraliyete ait taç giyme, düğün, cenaze ve sair törenler umumiyetle burada yapılıyor. Bu tür törenlerin yapıldığı bir diğer mekân ise Aziz Paul Katedrali (St. Paul’s Cathedral).

Kraliçe'nin evi: Buckingham Sarayı

Kraliçe’nin evi: Buckingham Sarayı

Ülke genelinde kraliyete ait çok sayıda konut olsa da, kral ya da kraliçenin resmi konut ve ofis olarak kullandığı yer Buckingham Sarayı (Buckingham Palace). Bazı bölümleri ziyarete açık. Günün her saatinde önünde biriken, resimler çektiren meraklı bir kalabalık görmek mümkün. Kalabalığın birikmesine sebep olan şey biraz da kraliyet ailesine karşı duyulan magazinvari ilgi. Günün belli bir saatinde yapılan ve 45 dakika süren Nöbet Değişim Töreni (Changing Guards) ise en fazla ilgi çeken olay. Üzerlerinde albenili giysiler, başlarında ayı postu kalpak taşıyan askerlerin bu seremonisi sadece turistler değil, yerli halk tarafından da merakla izleniyor.

Buckingham Sarayı'nın karşısında Kraliçe Victoria Anıtı

Buckingham Sarayı’nın karşısında Kraliçe Victoria Anıtı

Kraliyete ait görsellikler ihtişamla bezeli iken, ülkenin asıl yönetim sorumluluğunu taşıyan başbakana ait her şeyde büyük bir sadelik gözleniyor. Bunun en tipik örneği, başbakanların çalışma ofisi ve resmi konut olarak kullandıkları ev. Burası Parlamento’ya yakın bir yerdeki çıkmaz bir sokakta bulunan Downing Sokağı’nın 10 numaralı evi. Sonradan girişi kapatılıp polis konmamış olsa kimsenin dikkatini çekmeyecek sadelikte. Üstelik bir de kapkara bir renge boyalı.

I. Dünya Savaşı'nın başlangıcının 100. yıldönümü vesileyle 2014’te Londra Kalesi'nin girişine serilen 888.246 kırmızı seramik gül, bu savaşta hayatını kaybeden İngiltere ve Kolonilerinden askerleri temsil ediyor

I. Dünya Savaşı’nın başlangıcının 100. yıldönümü vesileyle 2014’te Londra Kalesi’nin girişine serilen 888.246 kırmızı seramik gül, bu savaşta hayatını kaybeden İngiltere ve Kolonilerinden askerleri temsil ediyor

Thames Nehri’nin kenarında bulunan Londra Kalesi (Tower of London), yaklaşık bin yıllık tarihi ile Londra’nın en köklü yapılarından biri. Zamanla yeni bölümler eklenerek genişleyen kale, bir dönem monarkların ihtiyaç halinde kendilerini en güvende hissettikleri yer imiş. Zaman içerisinde darphane ve kraliyet hazinesinin muhafaza mekânı olarak kullanılmış. Sonradan muhkem bir hapishane, hatta hayvanat bahçesi olarak işlev görse de, günümüzde turistik amaçlara hizmet ediyor.

Thames Nehri üzerindeki en gösterişli köprü: Tower Bridge

Thames Nehri üzerindeki en gösterişli köprü: Tower Bridge

Londra Kalesi’nin bitişiğinde şehrin en bilinen, görsel değeri yüksek bir başka eseri yer alıyor: Kale Köprüsü ya da Kule Köprüsü (Tower Bridge). 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş. İki ucunda estetik iki kulenin bulunduğu köprü, açılıp kapanmak suretiyle nehir trafiğinin akmasına da imkân veriyor.

Trafalgar Meydanı ve Nelson Anıtı

Trafalgar Meydanı ve Nelson Anıtı

Londra’daki bazı meydanlar da çeşitli özellikleri itibarıyla ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği ve sosyalleştiği yerler. Bunların en meşhurları TrafalgarLeicester ve Picadilly Meydanları. Alışveriş için en fazla tercih edilen bölge ise Oxford Caddesi (Oxford Street) ve civarı. Lüks mağazaların bazıları da aynı bölgede bulunan Regent Caddesi’nde (Regent Street) yer alıyor. Bu arada belirteyim, Londra Avrupa’nın en pahalı kentlerinden biri. Bu yüzden alışveriş amaçlı bir ziyaret düşünüyorsanız ya Londra’dan vazgeçin ya da alışverişten.

Bir Oxford Caddesi manzarası

Bir Oxford Caddesi manzarası

Bu kadar yeşil bir ülkenin başşehrinde yeşil alanların olmaması düşünülemez. Gerçekten de Londra’nın her bölgesinde irili ufaklı çok sayıda park var. Üstelik bunların çoğu asırlardır kullanımda. Dev boyutlara ulaşmış asırlık ağaçlar ise bu gerçeği ispatlar mahiyette.

Görünen bu devasa alan Hyde Park'ın yalnızca bir bölümü

Görünen bu devasa alan Hyde Park’ın yalnızca bir bölümü

Parklar içerisinde en bilindik olanı tabii ki Hyde Park. Bünyesindeki Kensington Bahçeleri (Kensington Gardens) ile birlikte 16. asırda oluşturulmaya başlanan bu devasa alanda bir parkta olabilecek her şey mevcut. Orta yerinde Serpentine adında bir de gölet bulunuyor. Hyde Park’ın en meşhur bölümlerinden biri Konuşmacı Köşesi diye tercüme edilebilecek Speaker’s Corner. Geçmişte idam mahkûmlarının son sözlerini söylemesi için oluşturulan ortam, zamanla herkesin her konuda konuşma yapabileceği bir özgürlük alanına evrilmiş. Burada konuşma özgürlüğü 1872 tarihinde çıkarılan bir kanunla garanti altına alınmış. Yani atış serbest…

Regent's Park'ta bir köşe

Regent’s Park’ta bir köşe

Diğer bir büyük park olan Regent’s Park’ta da bir hayvanat bahçesi ile açık hava spor alanları mevcut. Regent’s Park’ın bir köşesinde Londra Merkez Camii (London Central Mosque) bulunuyor. Bir külliye biçiminde inşa edilen cami, 1970’lerden bu yana faaliyette. Arkadaşlarla Londra’ya günübirlik gidişlerimizde öğle vakti buraya uğrar, restoranında Hint usulü pişirilmiş fiks menü tavuk ve pilav yemekten büyük zevk alırdık.

Londra Merkez Camii

Londra Merkez Camii

Londra’da farklı kökenden hatırı sayılır bir Müslüman nüfus yaşadığı için çeşitli mahallelerde çok sayıda cami ve mescit bulunuyor. Aralarında Türklerin inşa ettiği camiler de var. Mevzu buraya gelmişken Kuzey Londra’da Türklerin yoğun bulunduğu Harringay ve Woodgreen semtlerine değinmeden geçmek olmaz. Berlin’in Kreuzberg ve Brüksel’in Schaerbeek mahallelerinin bir benzeri olan bu semtlerde önemli bir bölümü Kıbrıs Türkleri olmak üzere çok sayıda Türk yaşıyor. Her türlü Türk malının, Türk yemeklerinin bulunduğu bu bölgede çoğu işyerinin tabelası Türkçe. Bununla birlikte buralarda başta Rumlar ve Yahudiler olmak üzere başka kökenden gelen topluluklar da var.

Londra'da hayat bazıları için daha da zor...

Londra’da hayat bazıları için daha da zor…

Bu vesileyle belirtelim, İngiltere Türkler için diğer bazı Avrupa ülkeleri gibi bir “gurbetçi” memleketi değil. Çalışmak için gelip burayı yurt edinenlerin her birinin farklı hikâyeleri var, ama bu mesela Almanya’nın uyguladığı gibi kapsamlı bir göç politikasının neticesi değil. Bir de Türk nüfus içerisinde kayda değer sayıda dil öğrenmek veya yüksel tahsil yapmak üzere gelen öğrenciler var. Dolayısıyla İngiltere’deki Türklerin eğitim seviyesi genel olarak Avrupa’nın diğer ülkelerindeki Türklerden daha yüksek.

Sıfır derece meridyen işte şu Greenwich Rasathanesi'nin üzerinden geçiyor. "Göremiyorum" mu dediniz?

Sıfır derece meridyen işte şu Greenwich Rasathanesi’nin üzerinden geçiyor. “Göremiyorum” mu dediniz?

Bu yazıda bu kadarla yetiniyorum ama Londra saydıklarımdan çok daha fazla turistik varlığa sahip. Ne kadar kalmak isterseniz sizi o kadar oyalayacak derecede tarihi eserler, görsel güzellikler, park ve yeşil alanlar, bu şehri ve insanları tanımanızı sağlayacak aktiviteler bulmanız mümkün. Özellikle tarihi binaların bazıları aradan geçen asırların nişanesi olmak üzere epeyce kararmış. Eğer bu tür Ortaçağ görüntüleri hoşunuza gitmiyorsa Londra’yı kasvetli bulabilirsiniz. Nitekim Londra’nın havası da bol yağmurlu ve çoğu zaman kasvetli.

2 Yorumlar

  1. Medonmez@gmail.com

    Sayın Valim.
    Elinize sağlık. Bu bölüm de güzel olmuş.
    Merakımı bağışlayın;
    İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in eşi Prens Philip Edinburg Dük’ü idi galiba.
    Bu ne anlama geliyor?
    İskoçya Dükalık şeklinde mi yönetiliyordu ve Philip Oranın dükü müydü? Yoksa bu kraliçe tarafından verilen bir asalet ünvanımıydı ?

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      İngiliz kraliyet ailesi mensuplarına doğumla veya evlilikle belirli aristokratik unvanlar veriliyor. Örneğin Kraliçenin kocası Philip Edinburgh Dükü, oğlu Charles Galler Prensi, onun ilk eşi Diana Galler Prensesi, ikinci eşi Camilla Cornwall Düşesi, torun William Cambridge Dükü, onun eşi Kate Cambridge Düşesi, vs vs. Sanıyorum adı geçen yerler vaktiyle dükalık, kontluk, vb şekillerde yönetiliyordu. Fiiliyatta olmasa da monarşik/aristokratik hiyerarşide sembolik varlıklarını koruyorlar.

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir