Özel Dosya
İSVİÇRE
Leman Gölü ve Cenevre manzarası
13 Haziran 2021
İsviçre Avrupa’nın orta yerinde, etrafındaki etnik çeşitliliği bünyesinde harmanlamış ilginç bir kompozisyon. Hiç de büyük olmayan arazisi ve 8,5 milyon gibi mütevazı nüfusuna rağmen her biri özerk 26 kantondan oluşan bir konfederasyon. Gerek kantonların, gerekse komünlerin geniş yasama ve yürütme yetkilerine sahip olduğu, hatta yer yer doğrudan demokrasi örneklerinin bile görüldüğü sıradışı bir model.

Cenevre’den bir görünüm
Bizim gibi fanilere ise bu yönetim modelinin ürettiği son derece başarılı sonuçları gıpta ile izlemek düşüyor. Zira İsviçre, ulaştığı demokratik seviye ile insanlarının manevi tatmin duygularını azami seviyeye çıkarmakla kalmamış, 80 bin dolar gibi Avrupa ortalamasının çok üzerinde bir milli geliri ceplerine koyarak maddi refahlarını da sağlamış. Bu ülkedeki düzenli hayat ve kurallara saygı konusunda ilginç bir yakıştırma duymuştum: “Bu ülkede kediler bile karşıdan karşıya geçmek için yeşil ışığı bekliyor.”

Lozan da Leman Gölü’nün kıyısında bulunan bir şehir
Herkes kökenine göre istediği dili konuşsun diye bu küçücük ülkede dört adet resmi dil var: Almanca, Fransızca, İtalyanca, bir de sadece 37 bin kişinin dili olan Romanş. Kendi başlarına hallerinden öyle memnunlar ki, Avrupa Birliği ile çevrelenmelerine rağmen AB üyesi olmak istemiyorlar.

Cenevre Arşiv Binası’nın avlusunda bulunan toplar 19. yüzyıla kadar savaşlarda kullanılmış
Aslına bakılırsa bu tarafsız ve bağımsız konumu İsviçre’nin güçlü yönlerinden biri. Zira ne zaman uluslararası mevzularda tarafsız bir sahaya ihtiyaç duyulsa akla ilk burası geliyor. Birçok kişi ve kurum temiz para olsun, kara para olsun, birikimlerini yeterli güvenceleri sağladığı için İsviçre banklarının kasalarına emanet ediyor. Çok sayıda uluslararası kuruluşun merkezi İsviçre’de bulunuyor. Buna bu ülkenin 2002 yılına kadar üye olmaktan kaçındığı Birleşmiş Milletler’in New York dışındaki en büyük ofisi dâhil.

Günümüzde otel olarak hizmet veren Uşi Şatosu (Château d’Ouchy)
İsviçre topraklarının neredeyse dörtte üçü dağlık. İsviçreliler memleketlerinin bu özelliğinden oldukça başarılı bir şekilde yararlanıyorlar. Alp Dağları ve kolları sayesinde denizi olmayan bu ülke dünyanın sayılı turizm merkezlerinden biri haline gelmiş. Bir de haklarını teslim edelim, özellikle kırsal bölgelerde arazi yapısıyla uyumlu mimari, estetiğin sınırlarını zorluyor. İsviçre köyleri, masallara ilham verecek kadar güzel.

1989’dan bir hatıra: Cenevre Rus Ortodoks Kilisesi
İsviçre’ye 1989 yılındaki turistik seyahatimde Cenevre ve Lozan’ı görmüştüm. Daha sonra 2003’te Zürih’e ve 2005’te Cenevre’ye bu kez resmi sıfatla gittim. Ayrıca Strazburg’daki toplantılarıma Zürih Havalimanı’ndan otobüsle defalarca gidiş dönüş yaptım. Otobüs yolculuklarım sırasında İsviçre’nin güzel tabiatını ve masalsı köylerini hayranlıkla seyrederdim. Doğrudan Zürih’e gittiğim ve bir gece kaldığım seyahatte programın yoğunluğundan olacak, hiç resim çekememişim. Bu yüzden bu yazıda sadece Cenevre ve Lozan resimleriyle yetinmek durumundayım.

Avrupa’nın en büyük göllerinden biri olan Leman Gölü taşımacılıkta da kullanılıyor
Cenevre (Genève) ve Lozan (Lausanne) İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgesinde yer alıyor. Her ikisi de Avrupa’nın en büyük göllerinden biri olan Leman Gölü’nün (Lac Léman), diğer adıyla Cenevre Gölü’nün kıyısına kurulmuş. Gölün bir tarafı İsviçre, diğer tarafı Fransa toprakları.

Yat Limanı ve Cenevre’nin meşhur Fıskiyesi
Cenevre’ye gidenlerin dikkatini ilk çeken şey, göldeki suyu 140 metre yüksekliğe püskürten Dev Fıskiye (Jet d’Eau). Daha da dikkat çekici olan şey ise bu fıskiyenin 1891 yılında yapılmış olması.

Cenevre’den bir başka görünüm
Cenevre’nin Eski Şehir bölgesi, pek büyük olmadığı için yürüyerek rahatlıkla dolaşılabilecek bir semt. Avrupa’nın birçok kentinde gördüğümüz şekilde resmi ve dini kurumlarla konutların iç içe olduğu, dar sokakların hoş yürüyüşlere imkân verdiği, yeme-içme yerlerinde insanların sosyalleştiği tarihi bir bölge burası.

Aziz Peter, diğer adıyla Aziz Piyer Katedrali önünde
Bu bölgede çok sayıda tarihi bina var fakat en ikonik bina Aziz Peter Katedrali. Fransızca olarak Aziz Piyer Katedrali deniyor (Cathédrale Saint-Pierre). Yapımı 1160 ve 1252 yıllarına kadar gidiyor. Tabii zaman içerisinde önemli restorasyonlar görmüş.

Kapısındaki Fransızca yazıyı tam anlamadığımız için Montbenon adlı bu sergi ve konser salonunu Lozan Antlaşması’nın imzalandığı yer zannetmiştik…
Lozan, Leman Gölü’nün güzelleştirdiği küçük ve sakin bir kent. Biz bu kenti zihinlerimize kazınan 1923 tarihli Lozan Antlaşması ile hatırlıyoruz, lakin burada 1912 yılında bir de Uşi Antlaşması imzalandığını unutmamak lazım. İtalyanlarla yapılan bu antlaşmayla Trablusgarp ve Bingazi’ye özerklik veriliyor, Oniki Adalar ise geçici olarak İtalyanlara bırakılıyor. Bir başka deyişle Uşi Antlaşması, Libya bölgesinin de, Oniki Adalar’ın da kaybedilme sürecinin başlangıcı.

Uşi Limanı’nda
Uşi (Ouchy), Lozan’ın göl kıyısındaki liman semtinin adı. Esasen Lozan görüşmelerinin yapıldığı ve günümüzde otel olarak kullanılan Beau-Rivage Sarayı da aynı semtte bulunuyor.

Lozan’daki Notre-Dame Katedrali
Lozan’ın en büyük kilisesi Notre-Dame Katedrali. Malum, Notre-Dame Fransızca’da “bizim kadınımız, leydimiz” manasına geliyor ve Hz. Meryem’i ifade ediyor. İnşaatına 12. yüzyılda başlanmış, 13. yüzyılda ancak tamamlanabilmiş.

Cenevre’deki Brunswick Anıtı, Brunswick Dükü II. Charles’ın 1879’da inşa edilen anıt mezarı
Zürih (Zürich) ise İsviçre’nin Almanca konuşulan bölgesinde yer alıyor. 400 bini aşkın nüfusu ile İsviçre’nin en kalabalık, aynı zamanda en kozmopolit şehri. Ekonomik ve kültürel cazibesi dolayısıyla fazlaca göç almış.

Cenevre’den bir başka manzara
Zürih, dağların arasında uzunlamasına konumlanan Zürih Gölü’nün (Zürichsee) kuzey ucunda kurulmuş. Şehrin içinden ise Limmat Nehri akıyor. Nehrin gölle buluştuğu Eski Şehir bölgesi (Altstadt) kentin turistik cazibesi en yüksek yeri.

Aziz Peter Katedrali’nden bir başka görünüm
Sözün özü, İsviçre’nin şehirleri de çok güzel ama kırsal bölgeleri bir başka güzel. Bu ülkeye yapılacak seyahatlerde imkânı olanların mutlaka köyleri de görmelerini tavsiye ediyorum. İsviçre köylerinin, dağlarının ve yaylalarının güzelliği, çocukken izlediğimiz çizgi film Heidi’deki pastoral görüntüleri bile geride bırakır.

İnişe geçen uçaktan bir İsviçre peyzajı
İsviçre’nin bulunduğu konum, Avrupa’nın birçok ülkesine rahatlıkla ulaşmayı mümkün kılacak bir avantaj sağlıyor. Bu avantaj kullanılarak birkaç ülkeyi kapsayan geziler planlanabilir. Yalnız küçük bir uyarı: Birçok araştırmaya göre İsviçre Avrupa’nın en pahalı ülkesi…
Hiç görmediğim, ancak hakkında çok şey dinlediğim ve bol bol resimlerini, manzaralarını gördüğüm bir ülke İsviçre. Ama sizin bu kısa yazınızda anlattıklarınız hepsine bedel.
Yönetim yapısı, tabiatı, mimarisi ile çok güzel bir anlatım olmuş. Elinize ve gönlünüze sağlık.
Adamlar tabiatı ve tarihi mirası korumuşlar ve bunu gelire dönüştürmeyi başarmışlar. Biz ise heba etmişiz. Ne diyelim.
Dünya cenneti onların olmuş, İnşaAllah Ahiret cenneti bizim olur.
Güzel bir coğrafyayı daha güzel hale getirmişler. İnsan elinin değdiği yerler daha da güzelleşmiş. Ahiret konusu ayrı tabii, ama dünyamızı cennete çevirme konusunda onlardan alacağımız dersler var. İlginize teşekkürler…
Biz insan eliyle iyi İnşaat yaparız.
Güzel bir yazı daha okumuş oldum.
Bilgimi tazeledim, yenilerini sayende edindim.
Eline, emeğine ve kalemine sağlık…
Yeni yazılarda buluşmak dileğiyle….
Çok sağ olun. Sizin de emeğinize sağlık…
İsviçre’nin güzelliklerine bir güzellik daha kattınız; anlatım güzelliği, daha önce hiç bu kadar güzel anlatılmamıştır. Bu güzellik de sizden olsun gariplere.
Çok teşekkür ederim Kıymetli Abim. O sizin güzel görüşünüz…
İsviçre her yönüyle çekici bir ülke ve bunun farkında olarak bunu çok güzel değerlendiriyor.
Bir hafta kaldığımda gördüğüm şu ki yönetimi, doğası ve insanıyla huzurum adı İsviçre.
Kaleminize sağlık.
Çok doğru tespitler. İlgine teşekkürler…