Mısır Gezi Rehberi

Güzelliği Yusuf’tan miras…

MISIR

5 Eylül 2020

2003 yılında tatil için nereye gideceğimizi planlarken, Avrupa’nın çoğu yerine gitmiş olmanın verdiği tatmin duygusuyla bu sefer farklı bir bölge olmasını arzu ettik. Avrupa şehirleri sahip oldukları birçok farklılıklara rağmen bir süre sonra birbirine benziyor, gittiğiniz yerleri birbirine karıştırmaya başlıyorsunuz. Bu hissiyatla Mısır’a gitmeye karar verdik. 3 günü Kahire, 1 günü de İskenderiye olmak üzere 4 günlük bir program yaptık. Öteden beri kalabalık turlarla seyahat etmekten hoşlanmadığımız için uçak ve otel rezervasyonlarının yanı sıra, gittikten sonraki diğer planlamaları da kendimiz yaptık.

Mısır Müzesi’ndeki firavun büstlerinden biri

Mısır Müzesi’ndeki firavun büstlerinden biri

Gittiğimiz dönemde Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler gayet iyi olduğu için, Türk misafirlere ilgi ve iltifat da oldukça üst düzeydeydi. Sohbet ettiğimiz insanlardan bu hissiyatı alıyorduk. Mısır’da 2013’te yaşanan darbe ve sokak olayları ekseninde başlayan olumsuzluklar bu ülkenin turizmini büyük ölçüde baltalamış durumda. Henüz eskiye dönüş seviyesinin çok gerisindeler. Türk ve Mısır yönetimleri arasındaki gerginlik, halkın da birbirine kem gözlerle bakması sonucunu doğurduğu için şu sıralar Türk vatandaşları için Mısır turistik cazibesini neredeyse tamamen yitirmiş durumda. Orada yatırımı olan veya ticaret yapanlar da sıkıntılı bir dönemden geçiyorlar. Kendi adımıza iyi zamanlarda gitmişiz.

İskenderiye'de Kayıtbay Kalesi

İskenderiye’de Kayıtbay Kalesi

O günlerde Mısır’ın dışarıya yansıyan görüntüsü, Türkiye’nin 20-30 yıl önceki halini andırıyordu. Hem sokağa çıktığımızda görünen manzara buydu, hem de birtakım iş ve işlemlerin halâ eski usullerle yapılıyor olması bizde bu kanaati oluşturdu. Bu durum ufak tefek zorlukların yaşanması anlamına gelse bile, rahatlık değil de orijinallik aradığımızdan, bizim için bir olumsuzluğa yol açmadı. Dahası, kendi hayat serencamımız içerisinde değişip dönüştüğüne şahit olduğumuz pek çok şeyin eski halini hatırlayıp, bu sayede kendi memleketimizle oraları mukayese etme imkânı dahi elde etmiş olduk.

Gize bölgesinde Keops ve Kefren Piramitleri, en önde ise Sfenks

Gize bölgesinde Keops ve Kefren Piramitleri, en önde ise Sfenks

Mısır’ın bizim gezdiğimiz Kahire ve İskenderiye şehirlerinin turistik açıdan görülmeye değer yerler olduğu şüphe götürmez. Biz henüz gitme fırsatı bulamamış olsak da, tarih meraklıları için Nil havzası boyunca başta Asvan ve Luxor olmak üzere başka cazibe alanlarının bulunduğunu, dalışa ve deniz turizmine ilgisi olanlar için ise Şarm el-Şeyh gibi yerlerin güzel imkânlar sunduğunu eklememiz gerek.

Biz kendi tecrübemizden hareketle bir genelleme yapacak olursak kanaatimizi şöyle ifade edebiliriz: Mısır’ın şehirleri de görmeye değer, ancak bir seyahat planlaması yapılırken bu ülkenin daha öncelikli bir tercih olmasını sağlayan en önemli saik, bugünün Mısır’ından ziyade Antik Mısır’ın görülmesi olacaktır. Buna ilaveten, şehirleri rehbersiz gezmek de mümkün, ama antik bölgeleri rehbersiz gezmek çok şeyi ıskalamak anlamına gelecektir.

Sakkara bölgesindeki Basamaklı Piramit

Sakkara bölgesindeki Basamaklı Piramit

Bu gezi yazısını seyahatimizden 17 yıl gibi uzun bir süre sonra yazmayı akıl ettiğim için Mısır’da gezdiğimiz yerleri bütün detaylarıyla hatırlamam imkânsız. O gün itibariyle dijital fotoğraf dönemine de henüz geçmediğimiz için, analog makineyle çekebildiğimiz sınırlı sayıda fotoğrafla idare etmemiz sebebiyle, gittiğimiz bütün noktaları fotoğraflardan çıkarmam da mümkün değil. Bu yüzden, Mısır hakkında yazdıklarımın bir gezi rehberi, ama daha çok hatırat gibi okunmasında yarar var. Bir başka ifadeyle, bir kısmı intibalarımız olmak üzere, gördüklerimizden yaptığımız değerlendirmeleri aktaracağım bu sayfalarda. Tabii 17 yıl öncesinin Mısır’ına dair.

Türkiye ile Mısır arasında şimdilerde yaşanan problemlerin geçici olduğuna, yakın bir gelecekte iki ülke arasındaki soğuk rüzgârların dineceğine inanıyoruz. Daha fazla Türk vatandaşının Mısır’a, daha fazla Mısır vatandaşının ise Türkiye’ye gelmesi böylece mümkün olacak. Esasen topyekûn İslam dünyasının, en önde gelen üyelerinden ikisinin uzun süreli bir küslüğüne tahammülü olamaz.

*******************

Mısır’a dair bu genel girişten sonra KAHİRE ve CİVARI ile İSKENDERİYE yazılarım için tıklayın.

4 Yorumlar

  1. Mehmet Dönmez

    Sayın Valim anlatımınız için teşekkür ederim. Kahire ve İskenderun’a yeniden gitmiş gibi olduk.
    Biz de 2010 yılında 8 aydır Kahire’de olan kızımın rehberliğinde Kahire ve İskenderiye’yi gezmiştik. Bir de fazladan uzun (3,5 saat) ve yorucu bir gece yolculuğu ile Tûr-i Sinâ’ya çıkmış ve Güneş’in doğuşunu seyretmiştik. Hız Musa’nın yaşadığı sıkıntıları bir nebze anlamak ve o günkü bazı olayları tahayyül etmek açısından değmişti.
    Giden arkadaşlardan edindiğimiz bilgilere göre; Asvan ve bilhassa Luxor mutlaka görülmesi gereken yerler imiş. Asıl eski Mısır orası imiş. Bu bilgiye önce vakıf olsaydık, muhakkak giderdik. Allah ömür ve fırsat verirse inşallah gideriz.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Tûr-i Sina farklı bir tecrübe olmalı. Luxor ve Asvan’a kısmet, belki birlikte gideriz ?. Çok sağolun yorum için.

      Yanıtla
      • Mehmet Dönmez

        Bu arada İskenderiye, emperyalizmin (?) müdahalesi ile İskenderun diye çıkmış.

        Yanıtla
        • GezmeKeyfi

          Yerli ve milli bir yerin adını vermiş ?

          Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir