Özel Dosya

KATAR

 

 

Geleneksel kıl çadır

Geleneksel kıl çadır

31 Temmuz 2021

KatarArap Yarımadası’ndan Basra Körfezi içine uzanan mütevazı ölçülerdeki bir yarımada üzerine kurulmuş. Mütevazı ölçüden kast ettiğim şu ki Katar toprakları, Türkiye’nin en geniş 25 vilayetinin her birinden daha küçük. Buna mukabil sahip olduğu petrol ve doğalgaz rezervleri sayesinde büyük bir zenginliğin üzerinde oturuyor. Özellikle doğalgazda dünyanın en fazla rezerve sahip ülkeleri arasında üçüncü sırada.

Basra Körfezi ve Doha manzarası

Basra Körfezi ve Doha manzarası

Resmi nüfusu 2,7 milyon olsa da bunun sadece yüzde 12’si Katar’ın yerlisi. Geriye kalan yüzde 88’lik kitleyi Hindistan, Pakistan, Filipinler, Nepal, Ortadoğu, Kuzey Afrika gibi bölgelerden çalışmaya gelen yabancılar oluşturuyor. Bir başka deyişle her 1 Katarlıya 7 yabancı düşüyor.

Batı Körfezi Camii ve gölgelenenler

Batı Körfezi Camii ve gölgelenenler

Nüfusun bileşimi böyle olunca bunun ilginç sonuçları da oluyor haliyle. Her şeyden önce toplam nüfusun yüzde 77’si erkek. Zira çalışmaya gelenlerin ekseriyeti erkek. Resmi dil Arapça olsa da ortak anlaşma dili İngilizce. Bir de kişi başına düşen milli gelir 60 bin doları aşıyor, fakat yabancı işgücünün ortalama geliri bu seviyenin çok altında. Hal böyle olunca milli gelirden Katarlı patronların cebine giren kısmın hesabı için ileri düzey matematik bilgisi gerekir dersek abartmış olmayız.

Şehirde yer yer ilginç "sanat eserleri"ne rastlamak mümkün

Şehirde yer yer ilginç “sanat eserleri”ne rastlamak mümkün

Katar’ın da içinde bulunduğu bölgeye Osmanlı Devleti’nin ilgisi 16. asırda başlıyor. Fakat Osmanlı asıl nüfuzunu 19. asrın başlarından itibaren kuruyor. Bir asır sonra, 1913’te ise bölgeyi İngilizlere tamamen terk ederek çekiliyor. 1971 yılında İngilizlerin de çekilmesiyle Katar bağımsızlığını ilan ediyor.

Doha'nın Kordon'u halkın vakit geçirebileceği geniş alanlar şeklinde düzenlenmiş

Doha’nın Kordon’u halkın vakit geçirebileceği geniş alanlar şeklinde düzenlenmiş

Bağımsızlık sonrası uzunca bir süre yeni bir düzen kuramayan Katar, özellikle 90’lı yıllardan itibaren bir ivme yakalıyor. Arazisinin neredeyse tamamı çöl olmasına rağmen petrol ve doğalgaz gelirleri sayesinde kendine bir yol çiziyor, bazı açılım ve kalkınma hamlelerine girişiyor.

Çadırda lokma tatlısı yapan kadınlar

Çadırda lokma tatlısı yapan kadınlar

Öncelikle Batı dünyası ile ilişkileri iyi tutarak, bazı ittifaklara dâhil olarak uluslararası düzeyde bir aktör haline geliyor. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu çeşitli ülkelerde yatırımlar yaparak dışa açılıyor. Dev sermayeli firmalar kurarak dünya çapında rekabete dâhil oluyor. Büyük organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Bir kısmı “uçuk” diye nitelendirilebilecek projelerle ülkenin çehresi değişiyor.

Doha İslam Kültür Merkezi

Doha İslam Kültür Merkezi

“Uçuk” dediğim projelerin başında Bahreyn ve Dubai’de de örneklerini gördüğümüz üzere, deniz doldurularak haritanın yeniden çizildiği işler geliyor. Bu ülkelerin uydu görüntülerine baktığımızda coğrafyaya makul ölçülerin çok ötesinde, gösterişe yönelik iddialı projelerle müdahale edildiğini görebiliyoruz.

Kavşağı estetize etme çabası...

Kavşağı estetize etme çabası…

Bahreyn ziyaretim sırasında Katar ile Bahreyn arasına deniz doldurularak köprüler üzerine bir karayolu inşa etme projesinden bahsedilmişti. Bunun Suudi Arabistan ile Bahreyn arasındaki 25 kilometrelik Kral Fahd Geçidi’ne benzer şekilde, uzunluğu 40 kilometreyi bulacak bir otoyol olması planlanıyordu. Ülkeler arasındaki siyasi sorunlardan olacak, projenin askıya alındığını öğrendim. Yapılsaydı eminim dolgu malzemelerini ithal etmeleri gerekecekti. Zira her iki ülke de fazlasıyla düzlük. Katar’ın en yüksek noktası 40 metre rakımlı.

Eş-Şuyuk (Şeyhler, Yaşlılar) Camii

Eş-Şuyukh (Şeyhler, Yaşlılar) Camii

Bir taraftan haklı olarak “böyle iddialı projeler olmasa Allah’ın çölüne kim dönüp bakar” diye düşünebilirsiniz. Lakin tabiat kendisine yapılan bu hoyratça müdahalelere nasıl bir karşılık verir, onu da hesaba katmakta fayda var.

Her tarafta yüksek binalar...

Her tarafta yüksek binalar…

Birkaç günlük resmi bir program için 2006 yılında gittiğim Katar’da gördüğüm manzaranın özeti şöyle idi: Başkent Doha’nın merkezi semtlerinde yoğun ve dikey bir yapılaşma, şehrin dışına çıkıldığında ise çöl arazisine yayılmış geleneksel yerleşimler.

Tezadın resmi...

Tezadın resmi…

Merkezdeki gösterişli gökdelenlerin uzaktan görüntüsü New York’un Manhattan’ını andırıyor. Üstelik dört bir yanda yeni inşaatlar devam ediyor. İnşaat müteahhitleri arasında Türkçe firma isimlerine de rastlanıyor. Katar’ın güncel resimleri, ziyaretimden bu yana gökdelen yoğunluğunun daha da arttığını gösteriyor.

Türkçe firma isimlerine bir örnek

Türkçe firma isimlerine bir örnek

Turistik yönüne gelince, Katar’a deniz tatili dışında gezme amaçlı gideceklerin ağırlıklı olarak modern teknoloji ve fütüristik mimari eserler görmeye hazır olmalarında fayda var. Dubai, Hong Kong ya da Singapur gibi teknoloji ürünü yapay şehirlerden hoşlananlar için Doha da görülebilecek merkezlerden biri. Modern AVM’lerinde dünya markalarını bulmak mümkün.

İthal sporlardan buz hokeyi

İthal sporlardan buz hokeyi

Fakat gelenekseli arayanların bir parça hayal kırıklığına uğramaları kaçınılmaz. Çünkü Katar’da restore edilen birkaç yapının dışında kayda değer nitelikte tarihi eser kalmamış.

Şahin yetiştiriciliği Katar'ın milli sporlarından

Şahin yetiştiriciliği Katar’ın milli sporlarından

Geleneksel hayatı görmek üzere kırsal bölgelere giderek deve yarışları ve avcı şahin gösterileri izlenebilir. Yöresel ürün arayanların ise şehir içerisinde çeşitli el sanatı ürünlerinin satıldığı bir-iki çarşı ile yetinmesi gerekiyor.

10 Yorumlar

  1. Zafer Akın TÜRKBEN

    Bu güzel yazı için teşekkürler, emeğinize sağlık.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Ben teşekkür ederim Sevgili Zafer. Okumaya devam ?

      Yanıtla
  2. Anonim

    Sağolasın sayın valim, çok güzel özetlemişsiniz. Devamını bekliyoruz. M.T

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Çok teşekkürler. İyi okumalar…

      Yanıtla
  3. Anonim

    ? FT?

    Yanıtla
  4. medonmez@gmail.com

    Elinize ve gönlünüze sağlık Sayın Valim.
    Osmanlı’nın büyük hatası NEFT’in stratejik önemini anlayamaması. Oysa Paris Büyükelçimiz tâ 1895’de padişaha yazdığı bir mektupta bunu çok açık anlatmış.
    Anlasaydı ne olurdu, nasıl tedbir alınabilirdi ayrı mesele.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Belirttiğiniz gibi petrolün yükselişi Osmanlı’nın çöküşüne denk geliyor. İmparatorluk topraklarının bir bir elden çıktığı zamanlar. Petrolün önemini belki de anladılar, ama o bölgeleri elde tutacak kudrette bir devlet yoktu artık.

      Yanıtla
  5. Âlim Barut

    Bir zamanlar Katar gündemimizdeydi. Yeniden olur mu bilmem… Toprak olarak küçük ekonomik olarak kendi çapında büyük bir ülkeden bahsediyoruz. Osmanlı’da bir kasaba…. Şu İngilizler bizden neler koparmışlar. Ne çok şeyimizi kaybetmişiz. Düşündükçe yakın tarihimizi iyi okumadığımızı, bilmediğimizi anlıyor gibi oluyorum.
    Gene güzel bir yazı, iyi bir tanıtım… Eline, emeğine ve kalemine sağlık…

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Haklı tespitler. Osmanlı döneminde buralar kıymetsiz yerlermiş. Petrol dünya gündemine girdiğinde biz zaten oralardan çekilmişiz ya da çekilmek zorunda kalmışız. Katar’ın ekonomik ve siyasi bir güç oluşu ise çok daha yakın tarihlerde gerçekleşiyor. Kısacası mevcut denge kurulurken biz oralarda yokuz. İlginize teşekkürler…

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir