Özel Dosya

HOLLANDA

 

 

Zaanse Schans'ta yel değirmeni

Zaanse Schans’ta yel değirmeni

3 Mart 2021

Topraklarının dörtte biri deniz seviyesinin altında bir ülke. Haritasını Ren, Maas ve Shelde nehirlerinin meydana getirdikleri deltaların çizdiği bir coğrafya. Bir taraftan deniz, diğer taraftan nehirler, suyla iç içe bir hayat. Suyla giriştikleri mücadeleyi kazandıktan sonra onunla barışık yaşamayı öğrenmiş bir toplum. Burası Hollanda. Rakımının düşüklüğü dolayısıyla kendi dillerinde “alçak ülke” veya “aşağı ülke” manasında “Nederland” ismiyle anılıyor.

Tipik Amsterdam evleri önünde...

Tipik Amsterdam evleri önünde…

Hep yapılagelen mukayese ile Hollanda, bizim Konya’dan “bir tık” geniş araziye sahip. Hollandalılar bu kadarcık arazileri olmasına rağmen tarım ve hayvancılıkta dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi olmayı başarmışlar. Bir taraftan yüzyıllardır topraklarını tehdit eden su baskınlarını setler, kanallar ve yel değirmenlerini devreye sokarak kurdukları tahliye sistemi ile engellemişler, diğer taraftan gelişmiş teknikleri kullanarak “en olmayacak” yerde bir tarım ülkesi kurmuşlar. Dahası, tarımsal ürün ihracatında dünyada ikinci sıraya yükselmişler. Müthiş bir başarı hikâyesi…

"Clog" ya da "klompen" denilen tahta ayakkabıların süslü bir örneği

“Clog” ya da “klompen” denilen tahta ayakkabıların süslü bir örneği

Yalnız bu başarıya gölge düşürecek “küçücük (!) bir ayrıntı”dan bahsetmezsek olmaz. O da bu “küçük” hacimli ülkenin “büyük” sömürgeci geçmişi.  Suya hükmetme başarısı Hollandalıları denizci bir millet haline getiriyor. Böylece denizaşırı bölgelere rahatça ulaşma imkânı buluyorlar. Neticede 15. asırdan itibaren Hollanda Avrupa’nın ilk sömürgeci güçlerinden birisi oluyor.

1989'dan bir kare: Kiliseden çevrilen Amsterdam Fatih Camii

1989’dan bir kare: Kiliseden çevrilen Amsterdam Fatih Camii

Sömürge yönetimi kurdukları yerler listesinde nereler yok ki… Bugünkü ABD’den Karayipler’deki Hollanda Antilleri ve Güney Amerika’daki Surinam’a, Afrika kıtasında Gana’dan Cape Town ve Mauritius’a, Hindistan kıyıları ve Sri Lanka’dan Burma’ya, Endonezya’dan Tayvan ve Yeni Gine’ye…

Rotterdam'ın Küp Evlerinin gece görüntüsü

Rotterdam’ın Küp Evlerinin gece görüntüsü

Bugünkü adlarına kavuşmadan önce New York’un Nieuw Amsterdam, Avustralya’nın Nieuw Holland olarak anılması, Yeni Zelanda’ya Hollanda’daki Zeeland’a atfen Nieuw Zeeland adının verilmesi… bu ülkenin sömürgecilikteki yerini göstermesi bakımından dikkat çekici. Hollanda’nın sömürgelerinin sayı ve çeşitliliğine dünya tarihinde yalnızca İngilizler ulaşabiliyor.

Munttoren Saat Kulesi

Munttoren Saat Kulesi

Buradan da anlaşılacağı üzere Hollanda’nın bugünkü başarısında sömürgelerinden taşıyıp kendi ülkelerine yığdıkları servetin payı tartışılmaz. Ama haklarını yemeyelim, ülke topraklarının beşte birini suyu tahliye ederek kazanmışlar. Sudan kazandıkları bu verimli arazilere “polder” diyorlar. İlaveten yenilikçi teknolojileri sonuna kadar kullanıyorlar. Neticede nüfus ve yüzölçümlerinin küçüklüğüne rağmen dünyanın 17. büyük ekonomisi haline gelmişler. Kişi başına düşen gelir 50 bin doların üzerinde.

Hollanda'nın sembollerinden lale

Hollanda’nın sembollerinden lale

Biz Hollandalıların lale soğanını ilk olarak İstanbul’dan götürdükleri ile övüneduralım, bugün lale Hollanda’nın ihracat kalemleri içerisinde müstesna bir yer tutuyor. Dünyadaki çoğu kişi ise bu çiçeği “Hollanda lalesi” olarak tanıyor. Yüksek kalite ve fiyattaki peynirlerine de değinmemek olmaz. Edam, Gouda, Maasdam gibi peynirler Hollanda’nın kayda değer ihracat ürünleri. Neticede bütün bunlara teknolojik ürünlerin ihracatını ekleyince Hollanda dünyanın en çok ihracat yapan ülkeler sıralamasında beşinciliğe yükselmiş bulunuyor.

Aziz Nikolas Bazilikası. Analog fotoğraf çağı.

Aziz Nikolas Bazilikası. Analog fotoğraf çağı.

Hollandalılar milli renk olarak “turuncu”yu kullandıkları için “portakal”la özdeşleştirilse de Hollanda’da portakal yetişmiyor. Vaktiyle krallarından birisi turuncu rengi kullanmaya başlayınca bu renk milli sembol haline gelmiş. Bir başka deyişle sembol olan şey portakal değil, turuncu renk. Karışıklık hem portakala, hem de turuncuya “oranje” denmesinden kaynaklanıyor. Arada bir Hollanda’yı protesto etmek için toplanan yurdum insanının tepkisini portakal sıkarak göstermesi bu durumda ne kadar anlamlı oluyor, tartışılır…

Amsterdam'daki Fatih Camii 1927'de bir Katolik kilisesi olarak inşa edilmiş. Zamanla cemaati kalmayınca Türk işçiler tarafından satın alınarak 1981’de camiye dönüştürülmüş.

Amsterdam’daki Fatih Camii 1927’de bir Katolik kilisesi olarak inşa edilmiş. Zamanla cemaati kalmayınca Türk işçiler tarafından satın alınarak 1981’de camiye dönüştürülmüş.

Uyuşturucu ticareti ve kullanımı ile fuhuş sektöründe bizim havsalamızın alamayacağı kadar “özgür” bir yer Hollanda. Eşcinsel evliliği dünyada ilk tanıyan ülke. 17 milyon nüfuslu ülkede toplumunun yarıdan fazlası kendini herhangi bir dine bağlı hissetmiyor. Ülke genelinde çoğunluğunu göçmenlerin oluşturduğu yüzde 5’lik bir Müslüman nüfus mevcut. Türk vatandaşlarının sayısı ise 500 bin civarında.

Hollanda Kraliyet Sarayı

Hollanda Kraliyet Sarayı

Hollandalılar Almanlar gibi Cermen kökenli bir ırk. Almanlara Deutsch, Hollandalılara Dutch denmesi bu sebepten. Belçika’nın yarından fazlasını da Hollandalılarla aynı kökten gelen Flamanlar oluşturuyor. Felemenkçe’nin Hollanda’da konuşulan lehçesine Hollandaca, Belçika’da konuşulan lehçesine ise Flamanca deniyor.

Noel öncesi süslenen Rotterdam'dan bir gece görüntüsü

Noel öncesi süslenen Rotterdam’dan bir gece görüntüsü

Hollanda’ya bugüne kadar dört sefer gittim. Bunlardan ilki 1989 yılında İngiltere’den çıktığımız Avrupa turu sırasında Amsterdam ve Rotterdam’ı kapsayan turistik gezi idi. Daha sonra 2002 yılında katıldığım Avrupa Birliği staj programında Brüksel’den hızlı trenle günübirlik Lahey’e gidip döndüm. 2005’te yine Brüksel’den birkaç dostla birlikte Rotterdam’a gidip döndük. Son seyahatimi ise Antalya’da görev yaptığım 2015 yılında Utrecht şehrinde düzenlenen turizm fuarına katılmak üzere Amsterdam’a yaptım.

Renk renk, desen desen tahta ayakkabılar

Renk renk, desen desen tahta ayakkabılar

Türk insanının yoğun olarak gidip geldiği yerler hakkında detaylı bir seyahat rehberi yazmayı çok anlamlı bulmuyorum. Doğrusu böyle bir çaba bana fazlaca harcıâlem geliyor. Oldukça iyi bilinen yerleri bir kere daha anlatmak yerine genel değerlendirmeler yapmak, gerisini elimdeki fotoğraflara havale etmek daha münasip geliyor. Bu yüzden bu tür yazıları “özel dosya” olarak yayınlamayı tercih ediyorum. Hollanda’ya dair bu yazı için de bu durum geçerli. Biraz genel bilgi, bir parça kişisel değerlendirme ve aralara serpiştirilmiş fotoğraflar…

Kırmızı büyük bina birçok kişinin Amsterdam'a giriş kapısı: Merkez Tren İstasyonu

Büyük kırmızı bina birçok kişinin Amsterdam’a giriş kapısı: Merkez Tren İstasyonu

Amsterdam Hollanda’nın başkenti ve en büyük kenti. Haritasına şöyle bir baktığınızda yüzölçümünün hatırı sayılır bir kısmının kanallar tarafından işgal edildiğini görürsünüz. Ayrıca özellikle merkezi semtlerde kanalların ne kadar muntazam bir şekilde inşa edildiğini de. 1.200’den fazla köprünün bulunduğu şehir, kanallarla iç içe dizayn edilmiş. Kanallar ulaşımda yoğun olarak kullanılıyor. Kıyılarında sabit duran çok sayıda tekne-ev var. Bu evlerde önemli sayıda insan daimi olarak yaşıyor.

Kanal kenarında, ahşap kazıklar üzerinde Amsterdam evleri

Kanal kenarında, ahşap kazıklar üzerinde Amsterdam evleri

Kanalların kıyısında birbirine bitişik vaziyette inşa edilmiş evler, Amsterdam mimarisinin bir klasiği. Bunlar arasında birkaç asır yaşında olanlar var. İlginç olan ise bu evlerin ahşap kazıklar üzerinde duruyor olması. Zaman içerisinde hafifçe eğilen evler ilginç bir görüntü veriyor.

Yağmurlu havada bisikletleri ancak bu kadar görüntüleyebilmişim...

Yağmurlu havada bisikletleri ancak bu kadar görüntüleyebilmişim…

Amsterdam’da dikkat çeken bir diğer unsur ise bisikletler. Sadece Amsterdam değil, ülkenin tamamı adeta bir bisiklet cenneti. 17 milyonluk Hollanda genelinde 23 milyon bisiklet varmış! Şehirlerin her noktasında bisiklet parkları ve kiralık bisikletlere rastlanıyor. Bisiklet yollarının uzunluğu ise 35 bin kilometreyi buluyor.

Burası yel değirmeni denince ilk akla gelen ülke

Burası yel değirmeni denince ilk akla gelen ülke

Hollanda’nın sembollerinden sayılan yel değirmenleri çok çeşitli amaçlara hizmet ediyor. Bilindik kullanım şekillerine ilave olarak bu ülkede taşkınların önlenmesi için suyun tahliye edilmesinde de kullanılıyor. Eskiye nazaran daha az ihtiyaç duyulsa da Hollanda genelinde çalışır vaziyette 1000’den fazla yel değirmeni mevcut.

Yel değirmenlerinin süslediği Zaanse Schans açık hava müzesi

Yel değirmenlerinin süslediği Zaanse Schans açık hava müzesi

Amsterdam’a 20 km mesafede bulunan Zaanse Schans adlı kasaba, vaktiyle 600 civarında yel değirmeninin bulunduğu, günümüze bunlardan sadece 10 adedinin ulaşabildiği bir yer. Bir açık hava müzesine dönüştürülmüş olan kasabadaki değirmenlerden her birinin birer adı ve hikâyesi var.

Lahey'deki bu binada o günlerde Bosna savaş suçlularının yargılandıkları söylendi.

Lahey’deki bu binada o günlerde Bosna savaş suçluları yargılanıyordu.

Hollanda’nın anayasal başkenti Amsterdam, fakat alışılanın aksine bu ülkenin bir de siyasi başkenti, yani hükümet merkezi var: Lahey, diğer adıyla Den Haag. Burada Hollanda’nın devlet kurumlarının yanında çok sayıda uluslararası kuruluş da yer alıyor.

Küp Evlerin içinde yaşamanın bazı zorlukları olsa gerek...

Küp Evlerin içinde yaşamanın bazı zorlukları olsa gerek…

Ülkenin ikinci büyük şehri olan Rotterdam, II. Dünya Savaşı’nda tahrip olduktan sonra yeniden inşa edilen, nispeten modern görünümlü bir şehir. Bölgenin en büyük limanına sahip. Kentte en dikkat çekici yapılar, mimarinin sınırlarını zorlayan Küp Evler.

Ülkenin sembollerinden yel değirmenleri

Ülkenin sembollerinden bir diğeri: Yel değirmenleri

Özetle Hollanda, birkaç günde tamamının görülebileceği, gezmesi keyifli bir ülke. Civarını da merak edenler için Almanya, Belçika ve Lüksemburg’a oldukça yakın. Üstelik bir ülkeden öbürüne geçtiğinizi çoğu zaman fark etmiyorsunuz bile…

6 Yorumlar

  1. Mehmet Dönmez

    Elinize, kaleminize ve yüreğinize sağlık Sayın Valim. Ben de bazı yerlerini gördüm ama bu kadar güzel anlatamazdım.
    Teşekkürler. Selamlar.

    Yanıtla
  2. Âlim Barut

    Güzel bir tanıtım olmuş. Hollanda Hükümetinin yerinde olsam sana nişan verirdim.
    Kalemine, eline ve emeğine sağlık.
    Dört defa gitmişsin, bir Yozgatlıya rastlamamışsın …!!!

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Teşekkür ederim Kıymetli abim. Amsterdam’daki cami cemaati içinde kesin Yozgatlı birileri de vardı…?

      Yanıtla
  3. İ.A.

    Yine güzel bir özet olmuş. Elinize sağlık.
    Özel Dosya’nın en özel yeri;
    – kilisenin cemaatinin kalmaması,
    – boş kaldıktan sonra satış/kira düşünülmesi,
    – kilisenin bir başka dinin mabedine dönüşmesi.
    Üzülmek mi özenmek mi gerekir bilemedim. Elbette bir mabedin boş kalması üzücü ama o mabedin bir başka dinin mensuplarınca yine mabed olarak kullanılmasına izin verilmesi bir o kadar imrenilesi geldi bana. Ben dersimi aldım.
    Teşekkürler.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Galiba bir mabedi mabed yapan şey cemaati. Cemaat kalmayınca sıradan bir binaya dönüşüyor. Kilise yapılmak üzere bir caminin satılması gündeme gelseydi biz aynı şekilde davranır mıydık, bilmem… İlgine teşekkürler…

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir