Suudi Arabistan Gezi Rehberi
Hz. Peygamber’in izinde…
SUUDİ ARABİSTAN
Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ev (mabed) elbette Mekke’de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâbe’dir.
Âl-i İmran, 96
17 Nisan 2021
Suudi Arabistan genel inanışa göre Hz. Âdem’den (AS) itibaren birçok peygamberin konup göçtüğü bir coğrafya. Kâbe, hac, umre ve bunların etrafında şekillenen ibadetler çok büyük oranda Hz. İbrahim (AS) ve ailesinin yaşadıklarına dayanıyor. Nihayet buralar Hz. Muhammed’in (SAV) doğduğu, Allah’ın dinini tebliğ ettiği, bunun mücadelesini verdiği ve neticede medfun bulunduğu topraklar. Aynı şekilde birçok sahabenin de istirahatgâhı.

Medine’deki Peygamber Mescidi
Müslüman olmayanlar Mekke ve Medine’deki harem bölgelerine alınmıyorlar. Müslümanlar ise genellikle turistik sebeplerle değil, hac ve umre için gidiyorlar. Çoğu mekân ibadet maksadıyla ziyaret ediliyor. Turistik saiklerle gidilse bile görülmesi gereken yerler kaçınılmaz olarak dini yönü bulunan mekânlar olmak durumunda. Hal böyle olunca bir Suudi Arabistan yazısının dini arka plan olmadan, salt turistik mahiyette yazılması imkânsız hale geliyor. Yine de bütün buraları olabildiğince bir gezgin gözüyle aktarmaya gayret edeceğim.

Arafat’ta hediyelik eşya satıcıları işbaşında…
“Gezgin gözüyle” dedim ama bu ülkede bir gezginin içini acıtacak bir gerçekle, bir devlet politikasıyla karşı karşıya bulunduğumuzu hatırlatmam lazım. Tarihi eserler devlet eliyle sistematik bir biçimde yok ediliyor. Bu durum, tarihi değer taşıyan mekânlar ile mezar, türbe gibi yerlere ilgi ve saygı göstermeyi şirk sayan Vehhâbî inancından kaynaklanıyor. Tarihi eserin ne kadar önemli olduğu, mezarın peygamber veya sahabeye ait olup olmadığı hiç fark etmiyor.

Uhud Dağı’nın Okçular Tepesi
Suudi yönetimine hâkim olan Vehhâbîlik, –tıpkı benzer selefî meşrebe sahip DEAŞ, El-Kaide, El-Nusra ve benzerlerinin yaptığı gibi– İslam tarihine dair birçok hatırayı yok etmekle kalmıyor, İslam inancını zarafet, sanat ve medeniyet düşmanı bir anlayış, Müslümanları ise estetik ve medeniyetten nasiplenmemiş ilkel ve sığ bir güruh seviyesine indiriyor. Ne diyelim, Allah ıslah etsin.

Kâbe’yi çevreleyen Osmanlı eseri revaklar. Tavaf alanını genişletme gerekçesiyle yıkılacakken devletimizin müdahalesi sonucu yerleri değiştirilerek muhafaza edildi.
Aynı anlayışla tarihi değere sahip bir mekâna bir parça ilgi gösterdiğiniz vakit orada bulunan güvenlik personeli tarafından kovalanırcasına uzaklaştırılıyorsunuz. Buna Efendimiz’in (SAV) kabri, Uhud Şehitliği gibi sembol mekânlar dâhil. Birçok tarihi mekânda buralara hürmet göstermenin şirk, yani Allah’a ortak koşmak olduğunu hatırlatan ve Türkçe dâhil farklı dillerde kaleme alınmış uyarı levhaları bulunuyor. Sırası gelince bu konunun örneklerine değineceğim.

Cimbom’un Arap taraftarı bile varmış…
Suudi Arabistan, Arap Yarımadası’nın büyük bir bölümüne, Kızıldeniz ile Basra Körfezi arasına yerleşmiş bulunan bir ülke. 33 milyonu aşkın nüfusunun üçte birini ağırlıklı olarak çalışma amacıyla gelen yabancılar oluşturuyor. Çalışan nüfus içinde yabancıların oranı ise yüzde 80.

Zemzem Kuleleri ve Big Ben’in kopyası saat kulesi. Toplam yüksekliği 601 metre imiş!
Ülke dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri. Petrol rezervi bakımından dünyada ilk sırada geliyor. Dolayısıyla ekonomisi büyük ölçüde petrol ihracına dayanıyor. Kişi başına düşen gelir 20 bin doların üzerinde. Satın alma gücü paritesine göre bu rakam 50 bin doları aşıyor.

Osmanlı eseri Hicaz Demiryolu hattının Medine’deki son istasyonu
Fakat ülkenin genel manzarası bu gelir düzeyini ortaya koymaktan çok uzakta. Gelir dağılımında adaletsizliğin çok fazla olduğu anlaşılıyor. Belirli bölgeler dışında geri kalmış bir ülke görüntüsü hâkim. Kamu hizmetleri yetersiz. Düzensizlik, bakımsızlık, umursamazlık haddinden fazla. Belli ki bir servetin üzerinde oturan devletin öncelikle yapması gereken işleri yoluna koymak gibi bir derdi yok. Mekke ve Medine’deki iki mukaddes mescit her dakika pırıl pırıl yapılırken, bunların bir adım dışına çıkınca temizlik bitiyor, düzensizlik başlıyor.

“Rahman’ın misafiri” olarak Rahman’ın Evi’ndeyiz…
Bir örnek olması bakımından Mekke ve Medine arasındaki mola yerlerinin bakımsızlığına değinmek istiyorum. Hac ve umre yapan hemen hemen herkesin kat ettiği 450 km mesafedeki bu güzergâhta mola yerlerindeki ilgisizlik ve bakımsızlık insanı çileden çıkaracak düzeyde. Bir dini yolculuk güzergâhı olmasına rağmen tuvaletlerin ve abdest alma yerlerinin temizlik standardı kabul edilebilir seviyelerin maalesef çok altında. Görüşerek çözüm önerilerimi ilettiğim o günkü Diyanet İşleri Başkanı, Suudi yönetiminin mola yerlerini düzeltmeye yanaşmadığı gibi, Türk Diyanet Vakfı’nın yapıp işletmesine de müsaade etmediklerini söyledi.

Hicret esnasında Hz. Peygamber (SAV) ve Hz. Ebu Bekir’e (RA) sığınak olan mağaranın bulunduğu Sevr Dağı
Suudi Arabistan’ın cinsiyet eşitliğindeki sicili de pek parlak değil. Kadınların araba kullanması yakın zamana kadar yasaktı. Bu yasak 2018 yılında kalktı, ancak kadınlara yönelik birçok yasak ve kısıtlama bugün de devam ediyor. Demokrasi, hesap verebilirlik, insan hak ve özgürlükleri gibi konulara hiç değinmeyeyim.

Medine’de bir başka Osmanlı eseri: Amberiye Camii
Suudi Arabistan’a 2013 yılında umre, 2014 yılında ise hac için gitmek kısmet oldu. Bu iki seyahatimde Mekke ve Medine’nin yanı sıra Cidde’yi de gördüm. Mekke ve Medine’ye dair notlarımı ilgili sayfalarda paylaşıyorum.

Zemzem Kuleleri’nin tepesinden bir kare: Akşam namazı için saf tutmuş cemaatin görüntüsü adeta dünyanın merkezini işaret ediyor.
Cidde için ayrı bir sayfa yapmadım, çünkü yeterince gezemediğim gibi, bu sayfalara koyabileceğim nitelikte fotoğraflar de çekemedim. Şu kadarını söyleyeyim, Cidde diğer iki şehre göre daha modern görünümlü, uluslararası kimliği daha belirgin bir kent. Burada konuşlu uluslararası kuruluşlar ve yabancı uyruklu çalışanlar şehrin görünümüne de tesir etmiş. Mekke’ye yapılacak uçuşlar 100 km mesafedeki Cidde Havalimanı’ndan gerçekleştiriliyor.
*******************
Suudi Arabistan’a dair bu genel girişten sonra MEKKE ve CİVARI ile MEDİNE ve CİVARI yazılarım için tıklayın.
Sayın Valim 2017 yılında rabbim bize de ümre vazifesini yapmayı nasip etti sizin anlatımınız ile o güzel günlere tekrar dönmek hatırlamak nasip oldu Allah razı olsun…
Sizin anlattığınız olumsuz yönlere ek olarak Kabe nin yanında bulunan zemzem tower beni çok rahatsız etti o denli büyük bir oteli keşke başka bir bölgeye yapsalardı diye düşünüyorum ayrıca mikat bölgesi dışında bulunan Hz Aişe cami bölgesinde bulunan abdest alma yerleri temiz olsaydı bari denilecek türden inşallah buraların hakimiyeti oranın kıymetini bilecek müslümanların hakimiyetine geçer umudu ile ? Saygılarımla
Suudi yönetiminin sağladığı fiziki şartlar hac ve umre ziyaretlerinde olması gerekenin çok altında maalesef. Belirttiğin hususlar da çok önemli. İnşallah gerekeni yapacak sorumlulukta bir yönetim gelir. Selamlar…
Mukaddes topraklara sizin gibi bir Vali gerek, yoksa siddim sene böyle gider.
??
Muammer yine güzel, bilgilendirici ancak zaman zaman sinirlendiğini belli ettiğin bir yazı olmuş. Sağolasın çok faydalandık
Sinirlendiğim tarafı manevi havasıyla uyuşmayan yönetim anlayışı. Elbette herkes gibi biz de oranın maneviyatından ve feyzinden azami derecede istifade etmeye çalıştık. Yanlışlara kafayı takmadan ibadete konsantre olmaya gayret ettik. Ama bu, yanlışları görmezden gelmeyi gerektirmiyor. İnşallah tez zamanda düzelir. İlgine teşekkürler…
?
Sayın M.T’nin yaptığı “sinirlenme” vurgusuna güldüm.
Konu çok çelebi ve tatlı bir üslupla ele alınmış ve fevkalade bilgilendirici olmuş. Kalemine sağlık Muammer abi.
Çok teşekkür ederim aziz dost…
Değerli kardeşim, konuyu gayet güzel özetlemişsiniz. Elinize, yüreğinize sağlık. Oradaki mevcut yönetimin anlayış bozukluğu sebebiyle yapıp ettiği kötlüklerin haddi hesabı yoktur. İlk defa 1975 yılında gördüğüm Mekke ve Medine ile şimdiki arasında hemen hiç bir benzerlik kalmamış durumda. Kuba Mescidinin eski muazzam kapısı üzerinde Osmanlı arma ve tuğraları vardı. Yok etmek için o mimari şaheseri tamamen yıktılar. Mevlâ herkesi hak ettiği sona ulaştıracaktır. Bu vesile ile Ramazan-ı Şerifinizi kutluyor, bütün hayırlı çalışmalarınızda başarılar diliyorum…
Sevgili Abim, çok sağ olun. Belirttiğiniz gibi Osmanlı/Türk namına ne varsa yok etmeye odaklanmış bir anlayış öteden beri var. Allah ıslah etsin. Bilmukabele Ramazanınızı tebrik ederim. Selamlar…
Elinize, emeğinize ve kaleminize sağlık olsun. Yine güzel bir yazı çıkmış ortaya.
Okudukça hatıralarımızı yeniledik. Ziyaretlerimizi tazeledik.
Bir kısmına değindiğin problemler Suud yönetimi açısından maalesef çözümsüz. Abdülhamit Han’ın hatıralarında okuduğumu hatırlıyorum. Haremeyn söz konusu kabilenin eline geçerse Müslümanlar ibadetlerini yaparken sıkıntı çekerler diyordu.
Tekrar teşekkür ediyorum, yenisinde görüşmek üzere…..
İnsanımız ibadet amacıyla gittiğinde olumsuzluklara fazla takılmadan ibadete konsantre oluyor. Doğrusu da bu. Ama bir gezi yazısında o ülke hakkındaki müspet/menfi değerlendirmeleri yazmadan olmazdı. İlginize teşekkürler…
Eline sağlık
Hac ile ilgili unutulmaya yüz tutmuş anılarımızı tekrar canlandırdırmaya vesile olduğun için müteşekkirim… Eline, yüreğine sağlık…
Ben teşekkür ederim Sevgili Müdürüm.?
Elinize sağlık, güzel bir yazı olmuş. Bu Ramazan günü sayenizde gitmiş kadar olduk. Teşekkür ederiz.
Teşekkür ederim ilginize…
Mekke’nin anahtarı verilen aile hala Mekke’nin hizmetinde diye biliyorum hatta Hanbeli Mesebinden olarak imametini de yapıyorlar sanırım….
İngilizlerin direk islama saldırmak yerine vekalet mesheb ile iş görmeleri
Tarihten izleri müslüman vahabi denenlere yaptırtmaları….
Bölgenin tarihine ve dini detaylara girdiğimizde söylenecek çok söz var şüphesiz. İlginize teşekkürler…
Yerin altındaki ve üstündeki mirasa çöküp, habire emip bitiren bu kafa ancak bu kadar anlatılır.
Amberiye Camii de çok güzel görünüyor.
Kaleminize sağlık.
Çok teşekkür ederim. Amberiye Camii buralardan bir esinti taşıdığı için bize sıcak geliyor galiba…