Özel Dosya
DANİMARKA
Danimarka Kraliyet Tiyatrosu
26 Haziran 2021
Danimarka, Almanya’nın kuzeyinden İskandinavya’ya doğru uzanan bir yarımada ve 400’den fazla adadan oluşuyor. Ülke bir tarafında Kuzey Denizi, diğer tarafında Baltık Denizi ile çevrili. Bu sayede Danimarkalılar tarihleri boyunca denizci bir millet olmuş, küçük çaplı bir de sömürge imparatorluğu kurmuşlar. Bugün Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde yer alan ve dünyanın en büyük adası sayılan Grönland’ın yanı sıra Faroe Adaları Danimarka’ya ait.

Kopenhag Belediye Binası önünde bir modern sanat çalışması
2001 yılında İsveç’in güneyindeki Ronneby’deki programıma daha pratik olduğu için Kopenhag’dan geçmiştim. Dönüşte Kopenhag’da bir gün kalarak şehri dolaşma fırsatı buldum. Kopenhag Havaalanı’ndan bindiğim tren, Kopenhag ile İsveç’in Malmö şehirlerini birleştiren 8 kilometre uzunluğundaki Öresund Köprüsü’nden geçti. Bir mühendislik başarısı olan bu köprünün yarısı denizin üstünde, diğer yarısı ise denizin altına tünel biçiminde inşa edilmiş. Üst katından kara taşıtları, alt katından trenler çalışıyor.

Bir Kopenhag klasiği: Yeni Liman’ın (Nyhavn) renkli görüntüsü
Başkent Kopenhag (København) o bölgedeki adaların en büyüğü olan Zealand üzerinde kurulu. Kopenhag’ın görselliği en yüksek semti, şehrin ortasından geçen kanalın etrafındaki Yeni Liman (Nyhavn) bölgesi. 17. yüzyılda zengin tüccarların ikamet etmesi amacıyla oluşturulan bu bölge, rengârenk evleriyle şehrin mutlaka ziyaret edilen ve bolca fotoğraflanan sembolik bir değeri.

Christiansborg Sarayı önünde Kral VII. Frederik heykeli
Kopenhag monarşik bir başkente yakışacak ihtişamda saraylara da ev sahipliği yapıyor. Kraliyete ait mekânlar arasında Christiansborg Sarayı, Amalienborg Sarayı ve Rosenborg Kalesi yer alıyor. Yine şehir merkezindeki Tivoli Bahçeleri, gerek çok geniş parkları ve yeşil alanları, gerekse Disneyland’a ilham kaynağı olacak güzellikteki lunaparkı ile kentin cazibe alanlarından biri.

Kastellet arazisinde bulunan tarihi yel değirmeni
Kopenhag haritasındaki ilginç görüntüsü ile beni kendisine çeken bir yer Kastellet, yani Kale adı verilen mekân oldu. Burası beş köşeli yıldız şeklinde tasarlanmış. Gidince gördüm ki bu yıldızı tepecikler ve su dolu hendeklerle oluşturmuşlar. İçerisinde askeri tesisler var, ama girip dolaşmak serbest. Gezerken binaların içinde ve dışında, etrafınızda üniformalı askerler görüyorsunuz. Görmediğiniz şey ise “askeri yasak bölge, girilmez” gibi tabelalar. Bizim pek alışık olmadığımız bir ortam doğrusu. Burada ilginç bir şeye daha denk geldim: Kalenin etrafını çevreleyen tepecikler çok dik olduğu için bir bahçıvan ipe bağladığı çim biçme makinesini yukarıdan aşağı sarkıtıyor, çalışır vaziyetteki makine inip çıkarak tepeciğin yüzeyindeki çimi biçiyordu.

Danimarka’nın sembolü haline gelen Küçük Deniz Kızı
Kastellet’in çok yakınında, kanalın denize açıldığı noktada Kopenhag’ın sembollerinden biri olan Küçük Deniz Kızı Heykeli (Den Lille Havfrue) bulunuyor. Andersen Masalları’ndan esinlenerek 1913’te açılan heykel, bir Danimarka markası olan Carlsberg Bira şirketi tarafından şehre hediye edilmiş. Şayet daha önceden heykelin resimlerini görmüş, ne de olsa bir şehrin simgesi diye gözünüzde büyütmüşseniz benim yaşadığım gibi küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaşarsınız. Zira sadece 1,25 metre yüksekliğinde, oldukça minik bir “heykelcik” bu.

Frederik Kilisesi
Ülkede 75 bin civarında Türk vatandaşı yaşıyor. Bunlardan Danimarka vatandaşı da olup seçme ve seçilme gibi haklardan yararlananlar var. Dönüş yolculuğunda uçakta sohbet ettiğimiz bir gurbetçi, Kopenhag’da İtalyan zannettiğim pizzacının yerini tarif edince onların aslında Türk olduklarını söyledi. Oysa o pizzacı her yere İtalyan bayrakları asmıştı. Meğer bu işin pazarlama yönü imiş. Ben de kendileriyle İngilizce konuşarak sipariş vermiştim. Neticede bilmeden de olsa param yabancıya gitmemiş oldu…
Fazla vaktim olmadığı için sadece “tadımlık” bir gezi yaptığım Kopenhag, görebildiğim kadarıyla gezmesi keyifli bir şehir. Bir bütün olarak Danimarka’nın konumu, adalar, yarımadalar ve diğer coğrafi güzellikleri ise başkent Kopenhag dışında da hoş vakit geçirilebileceğinin ipuçlarını veriyor.
Sayın Valim,her zamanki gibi çok güzel bir gezi yazısı olmuş.Eline ,emeğine,kalemine sağlık.
Çok sağol abi. Aradan uzun zaman geçtiği için bazı detaylar hatırdan çıkıyor, ama inşallah sonraki yazılarda bu eksiği telafi ederim.
Elinize ve gönlünüze sağlık Sayın Valim.
Yozgatlı var mı bilmem ama çok sayıda Cihanbeyli’li vardır Danimarka’da.
Belki o İtalyan pizzacısı Cihanbeylilidir.?
Muhtemelen o bölgedendir. Ama Hakkâri’de çalıştığım dönemde oralardan da çok sayıda vatandaşımızın Danimarka’da yaşadığına şahit oldum. Teşekkürler, selamlar…
Bu yazını da okudum. Ben Danimarka’ya gitmediğim için tamamına yakın malumat benim için yeni…
Teşekkür ediyorum.
Her vakit olduğu gibi; eline, emeğine ve kalemine sağlık…
Hoşça kal.
Kıymetli abim, ilgine teşekkür ederim. Bilseydim senin için Danimarka’daki Yozgatlıları sorardım :))