Özbekistan Gezi Rehberi

Masal tadında…

ÖZBEKİSTAN

Buhara der, Semerkant der ağlarım
Nerde benim Ural-Altay dağlarım?

Osman Yüksel SERDENGEÇTİ (Ağıt)

4 Kasım 2023

A dını duyunca yüreğimizin kıpır kıpır ettiği beldelerden biri idi Özbekistan, gitmeden hasretini çektiğimiz, görmeden ölmek istemediğimiz. Bir yandan Türk ve İslam tarihini, öte yandan bilim, sanat ve medeniyetin çağları aşan serencamını birazcık teneffüs etmek adına ziyareti üzerimize vacip saydığımız sembol coğrafyalardan biri. Vuslat 2023 yılı güz döneminde nasip oldu.

Bir Hive manzarası

Bir Hive manzarası

Özbekistan’ın bulunduğu yer Mâverâünnehir olarak anılan ve Orta Asya’nın kalbi sayılabilecek topraklar. Mâverâünnehir, malum, kuzeyde Sirderya (Seyhun) ile güneyde Amuderya (Ceyhun) nehirlerinin arasındaki bölge. Türklerin tarih sahnesine ilk çıktıkları bölgelerden biri olan bu topraklar Batı Türkistan denilen coğrafyanın da gözde bir parçası.

Buhara'nın meşhur Kalon Camii ve Minaresi

Buhara’nın meşhur Kalon Camii ve Minaresi

Bölge hem verimli topraklara sahip olduğu, hem İpek Yolu gibi kadim bir geçiş güzergâhı üzerinde bulunduğu için her devirde büyük güçlerin iştahını kabartmış. Hadi bölge halklarından olan Farslar, Moğollar, Türkler ve diğerlerini anladık da Büyük İskender bile çıkıp gelmiş bu topraklara. Daha yakın dönemde ise Ruslar hiç huzur vermemiş burada yaşayan halka.

Taşkent'te Barak Han Medresesi

Taşkent’te Barak Han Medresesi

Bu coğrafyanın Farsça konuşan kavimlerden Türkçe konuşan kavimlere geçişi tâ 5. asırdan itibaren başlıyor. 7. ve 8. asırlarda ise İslamlaşma süreci yaşanıyor. Hz. Peygamber’den (SAV) sonra İslamiyet Arap yarımadasından taşarak daha kuzeydeki beldelerde güçleniyor. Şam, Bağdat, Horasan gibi merkezlerden sonra İslami ilimlerin en fazla geliştiği yerler Semerkant ve Buhara gibi Mâverâünnehir şehirleri oluyor.

Semerkant'ta İmam Mâtüridî'nin türbesi

Semerkant’ta İmam Mâtüridî’nin türbesi

Denebilir ki özellikle 9. asırdan itibaren İslam’ın sıklet merkezi bugünkü Özbekistan toprakları oluyor. Bu dönemde İmam Buharî, Tirmizî ve İmam Mâtüridî gibi din âlimleri ile Harizmî, Ferganî, Farabî, Birunî ve İbni Sina gibi bilim adamlarının bu topraklarda yetiştiğine şahit oluyoruz. İslam dininin yayılmasında gerek bilim, sanat ve kültürde bu bölgenin yakaladığı seviyenin, gerekse Türklerin savaşçı yeteneklerinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Belém Kulesi'nin terası

Buhara’da Bahâeddin Nakşibend’in kabrinin girişi

Bu gidişatı kesintiye uğratan şey 13. ve 14. yüzyıllardaki Moğol istilası oluyor. Günümüzdeki Moğollar tarafından milli bir kahraman ve bir medeniyet öncüsü olarak görülse de Cengiz Han liderliğinde başlayan Moğol akınları medeniyete dair ne varsa yerle bir ediyor.

Gur-i Emir, yani Emir Timur'un Türbesi

Gur-i Emir, yani Emir Timur’un Türbesi

Durumu düzelten gelişme 14. asrın sonlarında Timur önderliğinde kurulan Timur İmparatorluğu’nun bölgede hâkimiyeti ele geçirmesi oluyor. Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid’i yenerek Osmanlı’yı fetret devrine soktuğu için kızdığımız, aksayan ayağına atfen “Timurlenk” diyerek hor gördüğümüz Timur sadece Özbeklerin “Emir Timur”u değil, bütün Türk ve İslam dünyası için önemli bir figür.

Timur'un Taşkent'teki heykeli

Timur’un Taşkent’teki heykeli

Timur güçlü bir siyasi ve askeri teşkilat kurmanın yanı sıra gittiği her yerden önemli bilim adamı, din âlimi ve sanatkârları kendi ülkesinde toplayarak yeniden bir medeniyet inşasına girişiyor. Bugün Özbekistan’da gördüğümüz pek çok eserin yapımı da, bilim ve sanat alanındaki büyük hamleler de 150 yıl hüküm süren Timur İmparatorluğu dönemine rastlıyor. İpek Yolu üzerinden yapılan ticaretin getirdiği zenginliği de hesaba kattığımızda bu dönem için Özbekistan’ın “altın çağı” desek abartmış olmayız.

Timur'un torunu Uluğ Bey'in Semerkant'ta inşa ettirdiği rasathanenin ölçüm yapılan yeri

Timur’un torunu Uluğ Bey’in Semerkant’ta inşa ettirdiği rasathanenin ölçüm yapılan yeri

15. asrın sonlarından itibaren gerçekleşen keşiflerden sonra Avrupa devletlerinin Uzak Asya’dan yaptıkları ticareti deniz yoluna kaydırmaları İpek Yolu’ndan yapılan kervan ticaretini zayıflatıyor. Bu durum Özbekistan şehirlerinin adım adım fakirleşmesine ve gerilemesine yol açıyor.

Yapıların "eyvan" diye adlandırılan bölümü

Yapıların “eyvan” diye adlandırılan bölümü

19. yüzyıla gelindiğinde bu defa Rus akınları başlıyor. 1865’te Taşkent Çarlık Rusyası’nın kontrolüne giriyor. Sovyetler Birliği kurulduktan sonra da bugünkü Özbekistan topraklarının tamamı bu birliğin bir parçası haline geliyor. Özbekistan’ın bağımsızlığı Sovyetler Birliği’nin dağılması neticesinde, 1991’de ilan ediliyor. Bağımsız Özbekistan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye.

Hive'deki Cuma Camii içinde bulunan 213 ahşap sütunun 7 tanesi 10. yüzyıldan kalma

Hive’deki Cuma Camii içinde bulunan 213 ahşap sütunun 7 tanesi 10. yüzyıldan kalma

Bağımsızlığın ertesi yılı Özbekler Latin alfabesine geçiyorlar. Fakat aradan 32 yıl geçmesine rağmen birçok yerde hâlâ Kiril alfabesine rastlanıyor. Benzer şekilde tek resmi dil Özbekçe olmasına rağmen başta resmi işlemler olmak üzere pek çok ortamda Rusça yaygın şekilde kullanılıyor.

Bir abdesthanede uyarı: Suyu israf kılma(yı)n, israf günah...

Bir abdesthanede uyarı: Suyu israf kılma(yı)n, israf günah…

Özbekler Türk dil, kültür ve geleneklerini en net haliyle yaşatan bir toplum. Özbek Türkçesi bize hiç yabancı değil. Azerbaycan Türkçesini epeyce andırıyor. Biraz alışınca anlaşmak hiç sorun olmuyor. Nitekim seyahatimiz sırasında Türkçe’den başka bir dile ihtiyaç duymadık.

Dostluk Mahallesine hoş geldiniz...

Dostluk Mahallesi’ne hoş geldiniz…

Bununla birlikte gerek kelime hazinesinde, gerekse bunların telaffuzunda tarihi ve coğrafi sebeplerle Farsça’nın belirgin etkisi görülüyor. Bu etki Harezm bölgesinde daha az, Semerkant ve Buhara’da daha fazla. Özbekler bazı kelimeleri tıpkı Farsça’da olduğu gibi ağızlarını doldurarak, “a”ları “o” gibi telaffuz ederek çıkarıyorlar. Bu durum yazılarına da yansımış. Bolta (balta), avlod (evlât), boshlamoq (başlamak), bozor (pazar), nozik (nazik) gibi…

Koca koca kazanlarda pişirilen Özbek pilavı

Koca koca kazanlarda pişirilen Özbek pilavı

Özbekistan’a dair bir seyahat yazısında Özbek mutfağına değinmeden olmaz. Detaylara girmeyeceğim ama belirtmem lazım ki et bu mutfağın olmazsa olmazı. Alıştığımız et türlerine ilaveten at eti de yeniyor. Özbek pilavı en yaygın yemek. Et, pirinç ve çeşitli sebzelerle pişiriliyor. Yapımı yöresine göre ufak tefek farklılıklar gösteriyor. Özbekler için ekmek de çok özel bir yere sahip. Pişmeden önce ortaları damgalanan ekmekler genellikle tandır içine yapıştırılmak suretiyle pişiriliyor.

Dut ağacının dallarından geleneksel yöntemle kağıt yapımı

Dut ağacının dallarından geleneksel yöntemle kâğıt yapımı

Dikkat çeken bir husus hayvancılığın bu kadar yaygın olduğu bu ülkede çok fazla peynir tüketilmemesi. Kahve kültürü de çok zayıf. Çay denince yeşil çay anlaşılıyor. Bizim çaylardan içecekseniz “kara çay” istemeniz lazım.

Özbek turşusu limonla mı sirkeyle mi daha iyi olur, sormak lazım...

Özbek turşusu limonla mı sirkeyle mi daha iyi olur, sormak lazım… 

Bir asırdan fazla süren Rus ve Sovyet döneminin bütün tahribatına, peşinden ilk cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un çeyrek asır süren baskıcı idaresine rağmen Özbekler İslam dinine sıkı sıkıya bağlı bir toplum. Nüfusun yüzde 90’dan fazlası Hanefi mezhebine mensup Sünni Müslüman. Bunun gerisinde tarihten gelen dini altyapının ve güçlü dini geleneklerin etkisini görmek mümkün. Çok büyük ve görkemli camiler, medreseler, türbeler dinin mimariye yansıyan unsurları.

Afrasiyab Tepesi'nde türbeler külliyesi: Şah-ı Zinde

Afrasiyâb Tepesi’nde türbeler külliyesi: Şah-ı Zinde

Konu buraya gelmişken belirtmek isterim ki bu coğrafyada yüzyıllardır türbelere çok fazla önem veriliyor. Sadece din büyükleri değil, bilim adamları, devlet adamları, hatta onların eş ve çocukları için de son derece gösterişli türbeler inşa edilmiş. Türbe ve benzeri yerlere saygıyı şirk sayıp hepsini yerle bir eden Vehhabi-Selefi anlayışının tam tersine Özbekistan ve civarında türbeler dini hayatın ve günlük yaşantının –biraz da abartılı bir şekilde– olmazsa olmazları haline gelmiş. Benzer bir anlayışı İran’da da görmek mümkün. İfrat ve tefrit meselesi. Diyebiliriz ki Türkiye bu iki ucun ortalarında bir yerde bulunuyor.

Semerkant'ta mimarinin ve bilimin zirvesi: Registan Meydanı ve üç medrese

Semerkant’ta mimarinin ve bilimin zirvesi: Registan Meydanı ve üç medrese

Bir de bu bölgede şekillenen mimari anlayışa değinmek lazım. Özbekistan ve civarındaki coğrafyada İslami kültürle harmanlanmış bir mimari tarz oluşmuş. Aradan geçen asırlarda iyice demlenen ve o coğrafyanın nişanesi haline gelen bu tarz, Avrupa şehirlerinde gördüğümüz Gotik, Barok, Rokoko gibi mimari anlayışlara güçlü bir alternatif teşkil ediyor. Zaman içerisinde başta Anadolu olmak üzere Türk ve İslam dünyasının diğer şehirlerine de yayılan bu anlayış, Özbekistan’da yeni inşa edilen birçok binada da yaygın şekilde kullanılıyor.

Mimaride kullanılan hat ve süslemeye bir örnek

Mimaride kullanılan hat ve süslemeye bir örnek

Bu tarzın hammaddesini tuğla ve çini oluşturuyor. Çininin en sade halinde beyaz üzerinde turkuaz ve lacivert renkler hâkim. İran etkisinin arttığı yerlerde bunlara farklı renkler de ekleniyor. Binaların içinde ve eyvanlarında kullanılan ahşap sütunların şeklinde ve işlemelerinde de bir üslup göze çarpıyor. Asırların imbiğinden geçerek billurlaşan bu estetik üslup bugün yeni yapılarda da kullanılıyor.

Medrese mimarisine bir örnek

Medrese mimarisine bir örnek

Cami, medrese, türbe, saray gibi yapılar hep devasa boyutlarda inşa edilmiş. “Taç kapı” tabir edilen ana giriş kapıları çoğunlukla bina gövdesinden daha büyük. Bu da karşıdan bakınca yapının ihtişamını artırıyor. Gerek taç kapılarda, gerekse binaların dış cephesinde olağanüstü detaylı süslemeler ve hattın en güzel örnekleri kullanılmış. En çok kullanılan hat usulleri sülüs ve kufi. Orijinal örneklere bakarak sülüs ve kufi’nin o bölgede yüzyıllar öncesinde evrimlerini tamamladıklarını ve bugünkü şekillerini aldıklarını söylemek mümkün. Bina içlerinde ise yine çini ve tuğlaya ilave olarak altın kaplamalı, göz alıcı motifler ince ince işlenmiş. Özbekistan’daki tarihi mirasa UNESCO da kayıtsız kalmamış. Eser eser, hatta bölge bölge dünya miras listesine dâhil etmiş.

Tarihi dekorda açık hava eğlencesi

Tarihi dekorda açık hava eğlencesi

Özbekistan nüfus bakımından Orta Asya’daki Türk devletlerinin en büyüğü. Türkiye’nin yarısından biraz büyük bir alanda 35 milyon insan yaşıyor.

Buhara Hanlarının yazlık sarayının mescidi

Buhara Hanlarının yazlık sarayının mescidi

Özbekistan’ın oldukça verimli toprakları olsa da dağlık bölgeleri de yok değil. Ülkenin orta kesiminde dünyadaki en büyük çöllerden biri olan Kızılkum Çölü yer alıyor. Kazakistan’la Özbekistan arasında bulunan ve bir zamanlar dünyanın en büyük göllerinden biri olan Aral Gölü ise Sovyetler dönemindeki yanlış tarım politikaları yüzünden büyük ölçüde kurumuş ve çölleşmiş. Böylece günümüzde büyük bir çevre sorunu haline gelmiş.

Hive’nin sembollerinden Kalta Minor, yani Kısa Minare

Hive’nin sembollerinden Kalta Minor, yani Kısa Minare

Ülke doğal kaynaklar bakımından oldukça iyi durumda. Yer altından çıkan altın, petrol ve doğalgazın yanı sıra yer üstünde yetişen pamuk en önemli zenginlik kaynakları. Buna rağmen halk fakir. Kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolar civarında. Tabii fiyatların genel seviyesi fazla yüksek olmadığı için satın alma gücü bu rakamın 2-3 katı. Buna rağmen ortalıkta çok az dilenci görünüyor. Bize söylendiğine göre halk arasında dilencilik son derece onur kırıcı bir meşgale olarak görülüyormuş.

Çoğu tarihi mekan ticari amaçla kullanılarak yaşatılıyor

Çoğu tarihi mekân ticari amaçla kullanılarak yaşatılıyor

Turizm önemli bir gelir kalemi. Tarihi eserler büyük ölçüde korunmuş ve restore edilmiş. Sovyet döneminde bakılmayan, yıkıma terk edilen ya da amacı dışında kullanılan cami, medrese, türbe gibi eserler bağımsızlıktan sonra önemli ölçüde elden geçmiş. Bunda hakkını yemeyelim, İslam Kerimov önemli rol oynamış. Dini hassasiyetle olmasa da gerek ulus inşa etme amacıyla, gerekse turizmi canlandırma refleksiyle Kerimov dönemi tarihi eserlerin yeniden ayağa kaldırıldığı bir dönem olmuş.

Yeni inşa edilen binalarda da bölge mimarisi yoğun olarak kullanılıyor. Yeni yapılara örnek: Taşkent'teki Minor (Minare) Camii.

Yeni inşa edilen binalarda da bölge mimarisi yoğun olarak kullanılıyor. Yeni yapılara örnek: Taşkent’teki Minor (Minare) Camii.

Bağımsızlıktan sonra bölgeye yönelen Türk müteşebbisler de önemli işler yapmışlar. Bugün Özbekistan’da 1.800’den fazla Türk firması faaliyet gösteriyor.

Hive'deki İçhan Kala'yı bir de gece dolaşmak lazım

Hive’deki İçhan Kala’yı bir de gece dolaşmak lazım

Yine bağımsızlığın hemen ardından Özbekistan’da fabrika kuran General Motors firması, motorlu taşıt piyasasını adeta tekeline almış. Özbekistan yollarındaki araçların neredeyse tamamı bu fabrikada üretilen Chevrolet marka araçlar.

Taşkent'teki Corsu Bazar'da (Çarşı Pazar) bir kuruyemiş tezgahı

Taşkent’teki Corsu Bazar’da (Çarşı Pazar) bir kuruyemiş tezgahı

Günümüzde Özbekistan Sovyetler Birliği’nden miras bazı sorunlarla baş etmek durumunda. Öncelikle ülke coğrafyasının üçte birinden fazlasını oluşturan ve 1,8 milyon insanın yaşadığı Karakalpakistan özerk bölge statüsünde. Ülkenin geri kalanıyla entegrasyon sorunu yaşamaya devam ediyor.

Buhara'da Hz. Peygamber soyundan gelen Ebu Bekir adlı dört kişinin adına inşa edilen Çor Bakır (Dört Bekir)

Buhara’da Hz. Peygamber (SAV) soyundan gelen Ebu Bekir adlı dört kişinin adına inşa edilen Çor Bakır (Dört Bekir) adlı külliye

Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın kesişme alanında bulunan Fergana Vadisi de ciddi sınır ihtilaflarına sahne oluyor. Yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip bölge, bu üç ülkeye ait toprak adacıklarının (enclave) birbirlerinin sınırları içerisinde kalması yüzünden bir türlü istikrara kavuşamıyor.

Tarihi mekânlarda müzikli eğlence programları da düzenleniyor

Tarihi mekânlarda müzikli eğlence programları da düzenleniyor

Hem siyasi istikrarını tehdit eden bu tür sorunlarla, hem geri kalmışlık ve ekonomik sıkıntılarla baş etmeye çalışan, üstelik bir de dönüşüm sancıları yaşayan Özbekistan yine de küçümsenemeyecek bir başarı hikâyesi yazıyor. Görünen o ki Orta Asya’daki Türk devletleri içerisinde en fazla gelecek vaad eden, yıldızı en parlak ülke Özbekistan.

Registan Meydanı'ndaki Şirdor Medresesi

Registan Meydanı’ndaki Şirdor Medresesi

Bende bu kanaati oluşturan şey yalnızca sahip olduğu doğal kaynaklar ve 35 milyonluk nüfusun gücü değil. Değişimin gerekliliği konusunda bir ortak akıl oluşmuş. Din ve düşünce özgürlüğüne dair taşlar yerli yerine oturmasa da belli bir istikamete girilmiş. Milli kimlik ve değerler etrafında ortak paydada buluşma eğilimi mevcut. Bunun neticesi olarak tarihi ve kültürel mirası sahiplenme duygusu oldukça yüksek. Bu ise Özbekistan’ın daha önde gelen bir turizm ülkesi haline gelmesini, daha iyi tanınmasını ve yüksek turizm geliri elde etmesini kolaylaştıracak bir faktör.

Tarihi eserlerde çininin en güzel örnekleri en cömert şekilde kullanılmış

Tarihi eserlerde çininin en güzel örnekleri en cömert şekilde kullanılmış

Türk vatandaşları için Özbekistan’ın gidilmesi gereken ülkelerin en başında yer aldığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. 30 günü aşmayan ziyaretler için vize istenmemesi ise büyük kolaylık. Ayrıca Özbekler bizim gibi Türkiye’den giden soydaşlarına karşı son derece sıcak davranıyorlar, sohbet etmek istiyorlar. Hepsinde Türkiye’yi görme arzusu var.

Buhara'daki Kalon Camii'nin avlusu

Buhara’daki Kalon Camii’nin avlusu

Bir grup arkadaş ve aileleri ile 2023 yılının Eylül ayında on günlük bir Özbekistan seyahati yaptık. Taşkent, Semerkant, Buhara ve Hive’yi gezdik. Ata topraklarının havasını teneffüs ettik. Bir günümüzü ise Kazakistan’ın Türkistan (Yesi) şehri ve civarını gezmeye ayırdık. Türkistan gezisini ayrı bir yazı olarak paylaşmayı planlıyorum.

Buhara Kalesi'nde Özbek amcalarla...

Buhara Kalesi’nde Özbek amcalarla…

Seyahatimiz sırasında inancımızı şekillendiren büyük din âlimlerinin ve bilim tarihine yön veren bilim insanlarının serencamını dinleme, kabirlerinde dua etme fırsatı bulduk. Ayrıca Türk ve İslam tarihine ait çok önemli sanat eserlerini görme imkânımız oldu. Atalarımızın Orta Asya’da oluşturduğu ve Anadolu’ya da taşıdığı mimari anlayışın güzelliği ve görkemi ile mest olduk. Her eserin karşısında kendi kendimize “bunu hangi akıl, hangi sanat zevki ve hangi ustalık inşa edebilir” sorularını sorduk. Gözlerimiz ve gönüllerimiz tuğla ve çininin ahengiyle, toprak rengi ile turkuazın uyumlu birlikteliğiyle bayram etti.

*******************

Özbekistan’a dair genel bu değerlendirmelerden sonra TAŞKENT, SEMERKANT, BUHARA ve HİVE (HİVA) yazılarım için tıklayın.

25 Yorumlar

  1. Meriç Albayrak

    Cengiz Han ve Rusya’ya rağmen bu kadar tarihi değerleri olan başka bir ülke varmıdır bilmiyorum. Türk tarihi için çok ehemmiyetli olduğunu bu yazınızdan sonra daha iyi anlamış ve farklı bir bakış açısı kazanmamıza sebep oldu yüreğinize sağlık. Okurken bile bize ülke gezinizdeki hissiyatınızı geçirme duygusunu sağladınız bunu söylemeden geçemeyeceğim. Yemek kültüründe bir Özbek arkadaşımın elinden Özbek pilavını yemek nasip olmuştu umarım Özbekistanda da nasip olur😊 Saygılarımı sunar yeni yazılarınızda görüşmek dileğiyle Sayın Valim

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Sevgili Meriç, çok sağol bu güzel yorum için. İnşallah Özbek pilavını Ozbekistan’da da yemek nasip olur. Pilav her şehirde küçük farklarla yapılıyor. Denemekte fayda var. Selamlarımla…

      Yanıtla
  2. Halil Sevdercan

    Bilmemiz gerektiği halde öğrenmekte geciktiğimiz ecdadımızla ilgili bilgi ve resimleri nevi şahsınıza münhasır uslubunuzla bize aktardığınız için ne kadar teşekkür etsem azdır. Rabbim ömrünü uzun sıhhatini kavi eylesin inşallah. Gezip görmeye , gördüklerinizi ve öğrendiklerinizi Milletimizin hizmetine sunacağınız günleri sabırsızlıkla bekliyorum , hatta iple çekiyorum.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      İlgin ve duaların için teşekkür ederim Halil abi. Gezip gördüklerimi yazarak milletimizin hizmetine sunmaya gayret ediyorum. Selamlarımla…

      Yanıtla
  3. Muzaffer ÖZTÜRK

    Bir seyahat yazısı bizi sanki bir uçan halıya bindirip Anayurdu gezdirdi, tarihimizin derinliklerine saldı…
    Sonra da uyandık. Kalemine ve yüreğine sağlık Değerli Kardeşim Anayurdumuz da pek güzelmiş. Sağolasın.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Sen de sağol değerli abim. İnşallah -uçan halıyla değilse bile- kısmet olur da o beldelere gider, anlatmaya çalıştığım güzellikleri bizzat görürsün. Baki selam…

      Yanıtla
  4. Zekâi GÖNÜL

    Ellerinize, yüreğinize sağlık Sayın Valim,
    Bütün gezilerinizde olduğu gibi anavatanımız ile ilgili
    çok güzel bir “seyahatname” kaleme almışsınz.
    Size çağımızın Evliya Çelebisi desem yeridir.
    Bu yazınız beni yıllar öncesinde okuduğum Gabriel Bonvolat’ın Eski Yurt kitabına götürdü. Adeta oraları gezip görmüş gibi olduk…

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Kıymetli Abim, bu güzel yorum için, özellikle Evliya Çelebi benzetmesi için teşekkür ederim. Bahsettiğin kitabı okumadım, ilk fırsatta bakacağım. Selam ve sevgilerimle…

      Yanıtla
  5. Furkan Turker

    Cok guzel. Eline saglik. Soviet Russia’ya ragmen General Motors’un piyasayi eline almis olmasi da entresan.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Bağımsızlık günlerinin başlarında yaşanmış o konu. Yine de büyük olay. İlgine teşekkürler Furkan. Selamlar…

      Yanıtla
  6. Âlim Barut

    Zevkle bir yazı daha okudum. öncelikle tebrik ediyorum. Bilmediğim çok güzel şeyleri öğrendim, fotoğraflarda gördüm. Eline, diline ve kalemine sağlık ….
    Yeni yazılarını bekliyorum, zevkle okuyacağımdan eminim.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Sevgili Abim, her zamanki gibi hızlı bir reaksiyon gösterdiniz, çok sağ olun. Bu arada Özbekistan’da Yozgatlılara rastlayamama ihtimaline binaen buradan bir-iki Yozgatlı arkadaşı götürdük. Bilgilerine…

      Yanıtla
      • Hilal

        Gezi bölgeleri gayet iyi seçilmiş ve anlatımla birleşince keyifle okunan bir yazı olmuş. Merakla okudum, kalemine sağlık amca.Tarih kitaplarında sürekli okudugumuz Aral Gölünün kuruması dikkatimi cekti.

        Yanıtla
        • GezmeKeyfi

          Sen de sağol Hilal. Tarih ve coğrafya kitaplarından aşina olduğumuz mekânların, olayların ve isimlerin bol bol geçtiği topraklar buralar. Gidip görmek inşallah sizlere de nasip olur. Selamlar…

          Yanıtla
  7. Sadık Altınkaynak

    Sayın Valim

    Son zamanlarda okuduğum en güzel ve anlamlı yazılardan biri olan bu seyahatnamenizi büyük bir zevkle okudum. Tebrik ve takdirlerimi saygılarımla birlikte sunarım. Kelamınıza ve kaleminize sağlık.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Kıymetli Abim, çok sağ olun. İlginiz bize şevk veriyor. Keyifli okumalar.

      Yanıtla
    • Mahmut Türker

      Sayın valim Özbekistan yazını okudum yine her zamanki gibi gayet güzel derinliğine ve genişliğine güzel bir yazı olmuş eski hafızam yerinde olmadığı için baştan okuduklarımı Sonlara doğru unutuyorum o yüzden lafı uzatmayacağım eline diline yüreğine sağlık Kalan Camii’nde cuma namazı kılmışsın Allah kabul etsin gençliğimde olsaydı ve ben oraya gitmiş olsaydım oradaki kalpaklardan bir tane alırdım ama haliyle eski heveste kalmadı tekrar teşekkür ediyor yazılarının devamını bekliyorum

      Yanıtla
      • GezmeKeyfi

        Çok teşekkürler abi. İnşallah yeni yazılar da gelecek. Selamlar…

        Yanıtla
  8. Anonim

    Sayın Valim
    Bu güzel seyahat ancak bu kadar güzel bir üslupla anlatılabilir. Tebrik ederim.
    Gönlünüze ve kaleminize sağlık.
    Yeni seyahatlerde buluşmak ve yeni gezi yazılarınızı okumak dileğiyle.👏👏👏

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Sevgili Abim, eskiler “önce refik, sonra tarik” demişler. Seyahati güzel kılan öncelikle sizin gibi yol arkadaşlarının güzelliği idi. Sonra da gittiğimiz yerlerin güzelliği. İlginize teşekkürler…

      Yanıtla
    • Mehmet Ali Erdem

      Gönül coğrafyamıza; turistik, kültür -din, dil, mimari, tarz ve tavır-, tarihi, siyasi ve iktisadi açılardan yaptığınız analizler, yeni Osmanlıcığın ne kadar sığ ve dar olduğunu ortaya koymaktadır. Medeniyetimizin tekrara düşmeden yeniden inşasında Orta Doğu, Afrika ve Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya ışık tutup yol gösterecek berrak itikat ve inançlar bu coğrafyada filizlenmektedir. Bizleri heyecana getiren ve mesuliyetlerimizi hatırlatan paylaşımlarınız için şükranlarımı sunuyorum.

      Yanıtla
      • GezmeKeyfi

        Çok teşekkürler Mehmet Ali Bey. Mütevazı bir seyahat yazısının bu kadar derin bir düşünceyi tahrik etmesini beklemiyordum. O da sizin yüce gönüllülüğünüz. Selamlarımla…

        Yanıtla
    • Mehmet Dönmez

      Sağolun Sayın Valim

      Yanıtla
  9. İ.A.

    Güzel bir gezi olduğu satırlarınıza çok güzel yansımış.

    Fotoğraflar ve oraları görüp anlatanlar genellikle küçük bir hayranlık ve kıskançlıklarını dile getirmiyor değil.
    Bu da insanı mutlu ediyor kardeşlerimiz adına.

    Elinize sağlık.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Gerçekten çok güzel bir gezi idi. İmkanı olan herkesin öncelikle gitmesi gereken yerler. Kültür ve tarih turizmi yapılacak en güzel ülke diyebilirim.

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir