Fas Gezi Rehberi

MARAKEŞ

 

 

Marakeş şehir surları

Marakeş şehir surları

5 Eylül 2020

Kazablanka‘da konakladığımız bir gecenin ardından asıl hedefimiz olan Marakeş’e gitmek üzere trene bindik. Böyle ülkelerde mutlaka 1. sınıf bileti tercih eden biri olarak, hatırlayabildiğim kadarıyla 1. sınıfta yer bulamadığım için 2. sınıf bilet almak durumunda kalmıştım. Trene bindiğimizde ne görelim, tren tıklım tıklım. Yolcuların çoğu koridorlarda ayakta. Koltuklar rezerve edilmediği için onlar gibi biz de 250 kilometrelik yolu ayakta gitme durumuyla karşı karşıyaydık. Fakat kompartmanlardan birinde oturmakta olan iki kişi kalkıp yerlerini bize verdi. Belki yabancı, yani misafir olduğumuzdan, belki de bir kadın olarak eşimin ayakta kalmasına razı olmadıkları için… Neticede büyük bir fedakârlık ve alicenaplık örneği gösterdiler. Kendilerine teşekkür edip oturarak seyahat ettik. Yol kenarlarında kilometreler boyunca üzerlerinde dikenli incirleri ile kaynanadilleri dikkatimizi çekti.

Eski ya da yeni bütün binalar aynı renk...

Eski ya da yeni bütün binalar aynı renk…

Marakeş Fas’ın en fazla turist çeken şehirlerinin başında geliyor. Kazablanka’daki bütün binaların beyaza boyandığı gibi, Marakeş’teki bütün binalar da “aşı boyası” tabir edilen kiremit rengi ile pembe arası bir renge boyalı. Binaların eski ya da yeni, büyük ya da küçük, resmi ya da özel olması hiç fark etmiyor, hepsi aynı renkte.

Marakeş'in Medina (Eski Şehir) bölgesi

Marakeş’in Medina (Eski Şehir) bölgesi

Şehrin tarihi bölgesine burada da Medina deniyor. Günümüzde de ayakta olan Şehir Surları’nın içerisinde, yüzyıllar öncesindeki halini muhafaza eden çok farklı bir dünya burası. Hem meskûn alan, hem de alışveriş semti. Dükkânlarda yöreye özgü el yapımı ürünlerin yanı sıra baharatın ve ıtriyatın enva-i çeşidi, hediyelik eşyalar, giyim malzemeleri, halı, kilim, kısacası herşey var. Özellikle deriden yapılmış ayakkabı, terlik, çanta, cüzdan ve benzerleri çok orijinal. Sığır ve koyun derilerinin yanı sıra deve derisi de yoğunlukla kullanılmış. İyi bir pazarlıkla makul fiyatlara çok şey alınabiliyor. Burada satılan ürünlerin benzerlerini Endülüs’te de görmüştük, oraya da buralardan gidiyor. Lâkin bir ürünü beğendiyseniz, biraz dolaşıp dönüşte alırım demek burada geçerli bir yöntem değil. Çünkü labirent gibi sokaklarda bir geçtiğiniz yeri bir daha bulma şansınız sıfıra yakın.

Medina sokaklarında oynayan çocuklar

Medina sokaklarında oynayan çocuklar

Bir keresinde evlerin bulunduğu sokaklarda amaçsızca dolaşırken, dilini anlamasak da küçük bir kız çocuğu, kaybolduğumuzu düşünmüş olacak ki, bizi o karmaşık ve dar sokaklardan çıkarabileceği manasına bir şeyler söyledi. Şipidik terlikleriyle o önde biz arkada, gerçekten labirenti aratmayacak sokak ve daracık geçitlerden geçip ana caddeye ulaştık. Kız da hak ettiği bahşişi aldı tabii.

Bin Yusuf Medresesi

Bin Yusuf Medresesi

Kaldığımız otel Medina bölgesine yürüme mesafesinde idi. Güzel bir oteldi ve internet üzerinden parasının tamamını ödeyip rezerve etmiştik. İlk gün konakladıktan sonra ikinci gün gezip geldiğimizde anahtarın kapıyı açmadığını gördük. Resepsiyona inip sorduğumuzda aracı şirketin kendilerine ödeme yapmadığını, bu yüzden anahtarın bloke edildiğini söylediler. Ben ise sorunu çözmek için telefon görüşmesi yapacağımı, gerekirse kendilerine tekrar ödeme yapabileceğimi söyleyerek odaya geçtim. Telefonla birkaç aramadan sonra ulaşabildiğim İngiltere’deki şirket sorunu çözdü ve kalmaya devam ettik.

Kutubiye Camii

Kutubiye Camii

Marakeş’in en sembol yapısı, külliyesi ile birlikte Kutubiye Camii. 12. yüzyılda inşa edilen caminin alem hariç 70 metre yüksekliğindeki minaresi şehrin her tarafından görülebiliyor. Kare şeklinde yapılmış ve Mağrib usulüyle süslenmiş olan minare, sadece bu ülkedeki değil, başka ülkelerdeki minareler için de örnek alınan bir şaheser. Mesela Endülüs’te Sevilla Katedrali’nin Giralda olarak adlandırılan çan kulesi de orijinalinde Kutubiye’nin minaresi örnek alınarak yapılan bir minare imiş. Minareye merdivenle değil, rampa şeklindeki bir yolla döne döne çıkılıyormuş. Rivayet o ki, eskiden müezzin ezan okumaya bu yoldan at ya da eşekle çıkıyormuş. Benzer bir bilgi Giralda için de var; ona da atla çıkılırmış.

Medina'da bir pazar yeri

Medina’da bir pazar yeri

Yemek yediğimiz mekânda, karşımızdaki Kutubiye’den gelen akşam ezanını duyunca çok şaşırdık. Çünkü ezan, makam bir yana, en küçük nağme yapılmadan tek bir notadan okunuyordu. Sesi kaydedebilmek için video çekimi de yaptık. Bir köyde veya kenar mahallede böyle bir ezan duysak yadırgamazdık belki. Müezzinin kabiliyetsizliğine verirdik. Ama şehrin en merkezi ve en ikonik bir camiinde ezanın bu tarzda okunması gerçekten alıştığımız bir şey değildi. Anlaşılıyor ki buralarda aynen Kur’an için olduğu gibi ezanda da nağme yapılması, makamla okunması doğru bulunmuyor. Teganni yapılarak anlamın geri plana itildiği düşünülüyor olmalı.

Ölüler Meydanı'nda yılan oynatanlar

Ölüler Meydanı’nda yılan oynatanlar

Kutubiye Camii’ne birkaç adım mesafede bulunan Ölüler Meydanı (Cemaa el-Fna), gezilip görülecek bir mekândan öte, Marakeş’e gelenlerin yaşaması gereken eşsiz bir tecrübe. Burası öyle bir meydan ki, özellikle akşam saatlerinde yerli-yabancı, zengin-fakir, kadın-erkek, yaşlı-genç, hâsılı bütün farklılıkların önemini yitirerek herkesin buluştuğu bir arena. İsmini 11. asırda burada gerçekleşen idamlardan aldığı söyleniyor ama o mahşeri kalabalığı görünce mahşer yeri ile de rahatlıkla ilgi kurulabilir. UNESCO bu meydanı kültür mirası listesine almış. Gündüz fazla bir hareketin gözlenmediği bu çok geniş alanda vakit akşama yaklaşırken hareketlenmeler başlıyor. Loş ışık altında yılan oynatanlar, fal bakanlar, akrobatik gösteri yapanlar, müzisyenler, taş ve iksir satanlar, dövme yapanlar, hikâye anlatanlar… Hani bir doğu memleketinde çekilen Indiana Jones ya da James Bond tarzı Hollywood filminde çarşı-pazarın karıştığı kovalamaca sahnesi vardır ya, onun hemen öncesini yaşıyor gibisiniz.

Akşam olunca herkesin buluşma yeri Ölüler Meydanı oluyor

Akşam olunca herkesin buluşma yeri Ölüler Meydanı oluyor…

Bu meydanda sanat icra edenler geçimlerini, verdikleri hizmetin bedelinin yanı sıra ziyaretçilerden topladıkları “zorunlu bahşiş”lerden sağlıyorlar. Öyle ki, siz etrafla meşgulken omuzunuza ya da kolunuzun üzerine bir yılan konmuş olabiliyor. Bu “hizmet”in karşılığı olan bahşişi de ödemeniz bekleniyor haliyle. Koluna yılan konmuş, ama iltifat etmediği için bahşiş vermemiş bir kişi olarak söyledim bunu. Ama herhangi bir sanat faaliyetinin fotoğrafını çekerseniz bu defa bahşiş vermek boynunuzun borcu oluyor. Siz deklanşöre basar basmaz burnunuzun dibinde bir tahsilat memurunun biteceğinden emin olabilirsiniz. Bunu da çektiği fotoğrafın bahşişini ödemiş bir kişi olarak söyledim.

Ölüler Meydanı’nın açık hava restoranları

Ölüler Meydanı’nın açık hava restoranları

Ölüler Meydanı’nın bir kenarında akşam açılan tezgâhlarda kuruyemiş ve baharat gibi şeyler satılıyor. Aynı bölgede bir de açık hava restoranları kuruluyor ki tam seyirlik. Et yemekleri ve kebap başta olmak üzere her çeşit yemeğin pişirildiği ve sunulduğu bu alana uzaktan baktığınızda yükselen dumanlar bir yangın yerini seyrediyorsunuz hissi veriyor. O dumanın içerisinde kurulan masa ve banklara oturup yemek yemek için herhangi bir protokol kuralı işlemiyor. Tanımadığınız insanların yanı da dâhil, isteyen istediği yere oturuyor. Tabii sadece ortam değil mesele, yemekleri yemek de biraz cesaret istiyor. Biz o cesareti gösteremedik maalesef.

Bin Yusuf Medresesi

Bin Yusuf Medresesi

Medina bölgesinde gezdiğimiz Ali Bin Yusuf veya Bin Yusuf Medresesi gerçekten çok etkileyici bir mekân. İnşa edildiği 14. asırdan kapandığı 1960 yılına kadar hizmet vermiş. Sonradan bir müzeye dönüştürülerek ziyarete açılmış. Medrese, büyüklüğünün yanı sıra etkileyici mimarisi ve taş süslemeleriyle dikkat çekiyor. Elhamra’nın en gösterişli bölümü olan Nasrid Sarayı’nın küçük bir kopyası adeta.

Bin Yusuf Medresesi'ndeki süslemeler Elhamra'yı hatırlatıyor

Bin Yusuf Medresesi’ndeki süslemeler Elhamra’yı hatırlatıyor

Marakeş’te bizim gittiğimiz veya gitmediğimiz çok sayıda başka cazibe noktası ve yapılabilecek etkinlik var. Çeşitli seyahat acentaları, geleneksel hayatı teneffüs etmek isteyenler için yerli ailelerle buluşup sohbet edebilecekleri, ev yemekleri yiyebilecekleri programlar organize ediyorlar. Çöl hayatını görmek isteyenlere ise çöldeki yaşam alanlarında bir-iki gün geçirme fırsatı sunuyorlar.

Marakeş'ten bir görünüm

Marakeş’ten bir görünüm

Marakeş’te kaldığımız süre boyunca şehrin yürüme mesafesi içerisinde olmayan yerlerine hep taksi ile gittik. Taksimetre gibi bir alışkanlık olmadığı için önceden pazarlık yaparak binmek gerekiyor. Şehir içerisindeki noktalar için taksiciler 40 Dirhem civarı istiyor, pazarlık neticesinde 20 Dirhem’e anlaşıyorduk. Bizim paramızla oldukça ucuza geliyordu. Birçok yere 20 Dirhem ödeyip gitmek artık standart uygulama halini almıştı. Dönüş günümüzde otelden tren istasyonuna gitmek üzere durdurduğumuz bir taksinin temiz sakallı, yaşlı şoförüne istasyon için fiyat sorduğumuzda “taksimetre ne yazarsa o” cevabını aldık. Böylece taksimetrenin varlığına ilk defa şahit olduk. Başka zamanlarda 20 Dirhem ödediğimiz mesafedeki istasyona geldiğimizde taksimetre 5,5 Dirhem yazmıştı. Bunun üzerine yaşlı taksiciye helalinden 10 Dirhem verdik. Bu vesileyle anladık ki taksilere hep yüksek fiyattan binmişiz. Allah’tan TL’ye çevirince yediğimiz kazık fazla dokunmuyordu. Bir taksiciyi ise bizim söylediğimiz deri giyim mağazasına değil de kendi bildiği mağazaya götürme teşebbüsünde bulunduğu için yüksek perdeden paylamak durumunda kaldığımızı hatırlıyorum.

Kazablanka’dan Marakeş’e giderken bindiğimiz trendeki keşmekeşi bir daha yaşamamak için dönüş yolculuğumuzda tedbirli davranarak 1. sınıf bileti aldık. Aynı kompartmanda İsviçre’de yaşayan bir Faslı anne ve iki çocuğu ile birlikte rahat bir yolculuk yaptık. İngilizce de bildikleri için zaman zaman sohbet etme fırsatımız da oldu. Kazablanka-İstanbul seferi ile memlekete avdet ettik.

2 Yorumlar

  1. Mehmet Dönmez

    Sayın Valim sayenizde Fas’a da gitmiş gibi olduk. Ama gitmek için teşvik de edildik. Bir kaç yıl önce TV’de (Kanal 7’de) “Dünyayı Geziyorum” adlı bir programda da izlemiştim. Kazablanka ve bilhassa Marakeş gerçekten .
    ilginçmiş. Sizin anlatımınız da çok samimi ve doğal. İnşaAllah gitmek nasip olur.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Farklı bir rota arayanlara hep tavsiye ettiğimiz yerler. Gitmiş gibi olmakla gerçekten gitmek farklı ?. İnşallah yolunuz düşer. İlginize teşekkürler…?

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir