Suudi Arabistan Gezi Rehberi

MEKKE ve CİVARI

 

 

Arafat'ta Rahmet Tepesi

Arafat’ta Rahmet Tepesi

17 Nisan 2021

Mekke ya da Mekke-i Mükerreme, Suudi Arabistan’ın Riyad ve Cidde’den sonraki en büyük şehri. Hem Kâbe’nin burada bulunması, hem de Hz. Muhammed’in (SAV) doğum yeri olması sebebiyle Müslüman dünyasının yeryüzündeki en önemli merkezi.

Tavaf edenler ve Kâbe'nin duvarına el sürüp dua edenler

Tavaf edenler ve Kâbe’nin duvarına el sürüp dua edenler

Mekke yılı 365 gün, günü 24 saat yaşayan bir kent. Yoğunluk şüphesiz hac mevsiminde zirve yapıyor, lakin sair zamanlarda da Mekke’nin canlılığı hiç dinmiyor. Bunu ibadet maksadıyla gelenlerin hareketliliğine bağlayıp doğal karşılamak mümkün. Fakat yoğunluğu çoğu zaman kargaşaya dönüştüren şey, şehrin imarından trafiğine kamu hizmetlerinin iyi planlanamayışı. Akılcı projelerle insanların her gün akın ettiği Mekke’nin kalbi Kâbe ve civarını rahatlatmak mümkün iken, bu bölgede hiç eksik olmayan yapılaşma her geçen gün kargaşayı daha da artırıyor.

Allah'ın Evi'nin tepesindeki heyula: Zemzem Kuleleri

Allah’ın Evi’nin tepesindeki heyula: Zemzem Kuleleri

Yapılaşma çılgınlığının zirvesini Zemzem Kuleleri (Zamzam Towers) oluşturuyor. Türkiye’nin itirazlarına rağmen Osmanlı eseri Ecyad Kalesi yıkılarak yerine dikilen bu dev beton kütle, yer seçimi ve mimari özellikleri yönünden tam bir felaket. Ama daha önemlisi, Allah’ın Evi’ne tepeden bakan, onunla rekabete giren, nezaketten nasiplenmemiş bir kibir abidesi adeta. Sonradan Kâbe’ye tepeden bakan başka gökdelenlerin de yapıldığını üzülerek işittim.

Müslümanlar için dünyanın merkezi burası...

Müslümanlar için dünyanın merkezi burası…

Mekke’nin en önemli varlığı hiç şüphesiz Mescid-i Haram ve onun ortasındaki yapı olan Kâbe, yani Kâbe-i Muazzama. Mescid-i Haram bütün dünya Müslümanlarının kıblesi ve hac mekânı, bir başka ifadeyle Müslümanlar için dünyanın merkezi. Kadim çağlardan beri mukaddes bir mekân olarak bilinip ibadet edilmiş. Putperestlerin bile Kâbe’yi bir ibadet yeri sayıp çeşitli putlar koydukları, bunların Mekke’nin fethi ile birlikte Hz. Peygamber (SAV) tarafından yıkıldıkları biliniyor.

Zemzem Kuleleri'nin tepesinde, saatin seviyesinden Kâbe'nin görünüşü. Ne demek istediğim anlaşılıyor sanırım...

Zemzem Kuleleri’nin tepesinde, saatin seviyesinden Kâbe’nin görünüşü. Ne demek istediğim anlaşılıyor sanırım…

Mekke şehri, Mescid-i Haram ve Kâbe, Kur’an’ın muhtelif ayetlerinde çeşitli adlar altında defalarca zikrediliyor. Kur’an-ı Kerim’de (Âl-i İmran, 96) Mescid-i Haram’ın yeryüzünde insanlar için kurulan ilk mabed olduğu ifade ediliyor. Bununla birlikte Mescid’in ve Kâbe’nin ilk olarak kim tarafından inşa edildiği kesin değil. Bazı Kur’an ayetlerine dayanılarak Hz. İbrahim’in (AS) oğlu Hz. İsmail (AS) ile birlikte Kâbe’yi yeniden inşa ettikleri sonucu çıkarılıyor. Nitekim Kâbe’nin birkaç metre uzağında, bir mahfaza içerisinde Hz. İbrahim’in Kâbe’yi yaparken iskele olarak kullandığına inanılan bir taş bulunuyor ki buna Makam-ı İbrahim deniyor.

Mescid-i Haram'ın giriş kapılarından biri

Mescid-i Haram’ın giriş kapılarından biri

Mescid-i Haram’ın kapılarının birçoğu İslam tarihindeki önemli şahsiyetlerin ve yerlerin isimleri ile adlandırılmış. Üç tanesine ise Suudi kralların ismi verilmiş: Abdülaziz, Fahd ve Abdullah. Topyekûn bir İslam âleminin ortak değeri olan bir mabede kralların adını vermek en hafif ifadesiyle sığlık ve densizlik olsa gerek…

Mescid-i Haram'ın içinden bir görünüm

Mescid-i Haram’ın içinden bir görünüm

Mescid’in tavaf alanına bitişik durumdaki Safa ve Merve adlı iki tepeciğin arasında bulunan yaklaşık 400 metre uzunluğundaki alan, hacıların “sa’y” yapmak için toplam yedi kere kat ettiği bir yürüyüş yolu. “Mes’a” denilen bu alan, Hz. İbrahim’in (AS) eşi Hz. Hacer’in henüz bebek olan Hz. İsmail’e (AS) su bulma telaşıyla yaptığı koşturmayı sembolize ediyor. Neticede bulduğu su, o günden bugüne içilen “zemzem”.

Mescid-i Haram civarında vakit geçirenler...

Mescid-i Haram civarında vakit geçirenler…

Mescid-i Haram’ın etrafındaki alanlarda, insanların gelip geçtiği yerlerde, adeta ayak altında oturan, yatıp dinlenen, sohbet eden, hatta yemek yiyen insanlara her zaman rastlanıyor. Birçoğu fakir İslam ülkelerinden gelen bu insanların hali, İslam toplumlarının acıklı halini yansıtması bakımından ibret verici.

Kâbe örtüsünün hazırlandığı atölye. Kur'an hattının en son katı altın ipliklerle işleniyor.

Kâbe örtüsünün hazırlandığı atölye. Kur’an hattının en son katı altın ipliklerle işleniyor.

İnsanların böyle ortalık yerde, gelip geçenlerin ayağının tozunun altında oturup yemek dahi yemelerinin bir kültür meselesi olduğu bir kere daha görülüyor. Belli ki bu insanlar kendi ülkelerinde de böyle davranıyorlar, bu durumlarını hiç yadırgamıyorlar. Türk ve Avrupalı hacıların bu şekilde davranmamaları bu tespitimi doğruluyor.

Peygamber Efendimiz'in (SAV) doğduğu evin yerine dikilen bina

Peygamber Efendimiz’in (SAV) doğduğu evin yerine dikilen bina

Kâbe’ye yakın bir mesafede Efendimiz’in (SAV) doğduğu ev bulunuyor. Yıkılmasaydı bugüne kadar nasıl gelirdi bilinmez, fakat Suud yönetimi malum Vehhâbî inancı gereği bu evi yıktırarak yerine kütüphane adı altında son derece sıradan, daha doğru ifadesiyle “uyduruk” bir bina kondurmuş.

Arafat bölgesinde Rahmet Tepesi

Arafat bölgesinde Rahmet Tepesi

Biraz da Mekke’nin dışına çıkalım. Şehrin 20 km kadar güneydoğusunda Arafat denilen mıntıka bulunuyor. Arafat, geneli itibarıyla düzlük bir alan. İçerisinde Cebel-i Rahme (Rahmet Tepesi) denilen bir tepe bulunuyor. Haccın şartlarından biri, Arafat bölgesinde “vakfe” yapmak, yani bir süre durmak. Bu yüzden hacı adayları Kurban Bayramı arefesinde Arafat’ta bulunuyorlar.

Nemire Mescidi'nin uzaktan görünüşü

Nemire Mescidi’nin uzaktan görünüşü

İslam âlimlerinin yorumuna göre cennetten çıkarılan Hz. Âdem (AS) Hindistan ya da Seylan (Serendib) Adası’na, Hz. Havva ise Cidde’ye inmiş, sonra Allah’a yakarmaları neticesinde Arafat’ta buluşmuşlar. Cebrail (AS) haccın nasıl yapılacağını Hz. İbrahim’e (AS) burada göstermiş. Peygamber Efendimiz’in (SAV) de hac sırasında vakfesini Rahmet Tepesi’nde yaptığı, bir insan hakları manifestosu olan Veda Hutbesi’ni Arafat’ta, bugünkü Nemire Mescidi’nin bulunduğu mıntıkada irad ettiği tarihi kayıtlar arasında.

Mekke'deki yakın dönem camilerine bir örnek: Aişe El-Rajhi Camii

Mekke’deki yakın dönem camilerine bir örnek: Aişe El-Rajhi Camii

Hacı adaylarının güzergâhını takip edersek, Arafat’tan Mekke yönünde 10 km kadar gidilince Müzdelife bölgesine ulaşılıyor. Burası da hacı adaylarının vakfe yaptıkları, yani ibadet maksadıyla belirli bir süre durdukları bir yer. Müzdelife’de akşam ve yatsı namazları birleştirilerek kılındığı için buraya hava karardıktan sonra gidiliyor.

Mina bölgesinde çadırlar

Mina bölgesinde çadırlar

Müzdelife’nin peşi sıra Mina adlı bölge geliyor. Mina, şeytan taşlamanın yapıldığı yer. Çok sayıda hacı adayı şeytan taşladıkları üç gün boyunca bu bölgede kaldıkları için Mina’da sabit çadırlar var. Fakat çadırlar herkese yetmediği için bir de açık alanlarda, gelip geçilen güzergâhlarda gece gündüz kalan insanlar var. Buralarda görüntünün pek hoş olmadığını üzülerek ifade edeyim. Türkiye’den giden hacılar genellikle otellerinde kalıyor, sadece şeytan taşlayacakları saatlerde Mina’ya geliyorlar. 

Bazı hacılar üç gün Mina'da açık alanda kalıyor...

Bazı hacılar üç gün Mina’da açık alanda kalıyor…

İslam tarihi bakımından Mekke yakınlarındaki iki önemli mağaraya değinerek bu faslı noktalayalım. Bunlardan ilki Hz. Peygamber’in (SAV) zaman zaman tefekkür etmek için inzivaya çekildiği ve sonrasında ilk vahyin geldiği Hira Mağarası. Mekke’nin 5 km kadar kuzeyinde Hira Dağı ya da diğer adıyla Nur Dağı’nda bulunuyor.

Hira Mağarası'nın bulunduğu Hira (Nur) Dağı

Hira Mağarası’nın bulunduğu Hira (Nur) Dağı

İkinci mağara ise Hicret sırasında Hz. Peygamber (SAV) ile yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir’in (RA) peşlerindeki Mekkeli müşriklerden kaçıp sığındıkları Sevr Mağarası. Burası da Mekke’nin 4 km güneyinde yer alıyor. Biz ziyaretlerimiz sırasında her iki dağın eteklerine kadar gidip mağaralar hakkında bilgi aldıysak da, gerek vakit kısıtı, gerekse inip çıkmanın meşakkatli olması dolayısıyla mağaralara kadar çıkmadık.

Allah'a sonsuz hamd ile...

Allah’a sonsuz hamd ile…

Netice-i kelâm, ziyaret eden hemen herkesin ortak kanaati o ki Mekke, maneviyatını en derinden hissettiren, başka hiçbir yerde alınamayan manevi hazzı ziyaretçilerine sunan bir şehir. Allah’ın Kitabı’nda “şehirlerin anası” olarak nitelenen, bu yönüyle “mükerrem”, yani saygıya layık bir belde. İslam dünyasının kalbi olan Kâbe ve Mescid-i Haram’ı koynunda saklayan, Hz. Muhammed’in (SAV) doğum yeri olmakla şereflenen, ilk vahiyle taçlanan mübarek bir şehir. Allah dileyen herkese gitmeyi nasip etsin…

2 Yorumlar

  1. Anonim

    Gönlüne sağlık sevgili Valim…. Allah kolaylıklar versin….Güzel temuzbir dil kullanıyorsun uz… Sağlıklar…

    Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir