Özbekistan Gezi Rehberi

HİVE (HİVA)

 

 

Hive panoraması

Hive panoraması

4 Kasım 2023

Hive, Ceyhun Nehri (Amuderya) ile hayat bulan Harezm bölgesinin masalsı şehri. Taşında toprağında yaşattığı engin tarihinin haklı gururunu sahiplenen bu şehir Türkmenistan sınırına kuş uçuşu sadece 10 km mesafede yer alıyor. Özbekistan’ın bugünkü Harezm vilayetinin merkezi Urgenç olsa da tarihi ve turistik açıdan en cazip kenti Hive.

Hive'nin tarih kokan sokaklarından biri ve Kalta Minor, yani Kısa Minare

Hive’nin tarih kokan sokaklarından biri ve Kalta Minor, yani Kısa Minare

Hive Özbekistan’ın diğer turistik şehirlerinden biraz uzakta yer alıyor. Taşkent, Semerkant ve Buhara arasında hızlı tren de dâhil olmak üzere ulaşım imkânları oldukça iyi. Oysa Hive’ye ulaşım o kadar kolay değil. Biz de Buhara’dan altı saati bulan, yer yer bozuk yollardan geçtiğimiz bir yolculukla ulaştık bu şehre. Hal böyle olunca bazı tur programları Hive’yi es geçiyorlar ki bu bence vahim bir hata. Hive’nin dâhil olmadığı bir Özbekistan seyahati bana göre çok eksik kalır.

Harezm (Hive) Hanlığı'nın 19. asırdan kalan bayrağı Nurullah Bey Sarayı'nda sergileniyor

Harezm (Hive) Hanlığı’nın 19. asırdan kalan bayrağı Nurullah Bey Sarayı’nda sergileniyor

Genel olarak Harezm bölgesi’nde, özel olarak Hive’de Semerkant ve Buhara’ya nispetle Fars dili ve kültürünün etkisi daha az. Bir başka ifadeyle burası daha Türk kalmış. Aynı etkiyi mimaride görmek mümkün. İran etkisinin daha belirgin olduğu iki şehirde çini süslemelerde çok renkli bir görüntü hâkim iken Hive’de genellikle beyaz üzerine sadece turkuaz ve lacivertten ibaret desenler kullanılmış. Renklerdeki bu sadelik elbette desenlere yansımamış, buradaki süslemeler de en az diğer şehirlerdekiler kadar muhteşem.

İçhan Kala'yı çevreleyen surlar

İçhan Kala’yı çevreleyen surlar

Semerkant ve Buhara’da ziyaret edilecek yerler çeşitli semtlere dağınık vaziyette bulunuyor. Buna mukabil Hive’nin gezilip görülmesi gereken yerleri belli bir alanda yoğunlaşmış bulunuyor. Bu alana “iç kale” anlamında “İçhan Kala” deniyor. Tabii bir de “Dışhan Kala” olması lazım. Evet, o da var ama bugün sadece kalıntıları ayakta.

Surlardaki dört kapıdan biri: Ata Kapısı

Surlardaki dört kapıdan biri: Ata Kapısı

İçhan Kala kerpiçten mamul surların içerisinde 26 hektarlık muhkem bir bölge. Dört yönünde birer kapısı var: Bahçe Kapısı (Bogcha Darvoza), Taş Kapı (Tosh Darvoza), Pehlivan Kapısı (Polvon Darvoza) ve Ata Kapısı (Ota Darvoza). Ziyaretçilerin bu kapılardan girişi ücrete tabi.

İçhan Kala'nın her noktasından tarih fışkırıyor

İçhan Kala’nın her noktasından tarih fışkırıyor

Dünya üzerinde İçhan Kala kadar “açık hava müzesi” yakıştırmasını hak edecek pek az yer vardır. Girdiğiniz her sokak ve meydanda yeni bir sürpriz karşılıyor sizi. Adım attığınız her yer tarihi bir filmin dekoru gibi.

Kalpak lazımsa...

Kalpak lazımsa…

Bu tarihi bölgede yaklaşık 250 hane bugün de yaşamaya devam ediyor. Evlerin dışında kalan mekânlar da kullanılarak yaşatılıyor. Medrese, saray, han, kervansaray gibi yapıların bir kısmı müze olarak kullanılıyor. Büyük çoğunluğu ise turistik eşya satışının yapıldığı mekânlara dönüşmüş. Buralarda pazarlık her zaman mümkün fakat satıcılarda rahatsızlık verici bir tavır, abartılı bir ısrar görmüyorsunuz. Giyim kuşamdan hediyelik eşyaya kadar pek çok şeyin satıldığı tezgâhlara ilave olarak tarihi dekorda zaman zaman sergilenen müzik ve dans gösterileri de ortama canlılık katıyor.

Köhne Ark'ın nizamiyesi önünde müzik ve dans gösterisi

Köhne Ark’ın nizamiyesi önünde müzik ve dans gösterisi

İçhan Kala içerisinde matruşka misali bir kale daha var: Kohna Ark, yani Köhne (Eski) Kale. İlk yapımı 12. yüzyıla kadar gitse de mevcut halini 17. yüzyıldan sonra alıyor. Kale içinde bir kale yapmanın gerekçesi, Hive’nin yöneticilerinin aile ve yakın çevrelerinin güvenliğini daha sıkı almak. Bu amaçla inşa edilen yer konuttan idari binalara, camiden hamama, hatta darphaneye kadar tam tekmil bir saraya dönüşmüş. Belli yerlerindeki ihtişam gezenlerin gözlerini kamaştırıyor.

Sarayın kabul salonu

Sarayın kabul salonu

Biz Köhne Kale’yi gezerken dik merdivenleri görünce terasa çıkıp çıkmamakta tereddüt etmiştik. Bunu gören bir kadın görevli “temaşa için mutlaka çıkın” diye ısrarcı oldu. Bunun üzerine çıktığımız terasta öyle bir Hive manzarası vardı ki çıkmasak gerçekten çok şey kaybedermişiz. Hatta ilk çıktığımız sabah saatlerinde ışık ters olduğu için akşam üzeri aynı terasa bir kere daha çıkıp daha güzel fotoğraflar çektik.

Köhne Ark'ın tepesinden Hive manzarası

Köhne Ark’ın tepesinden Hive manzarası

Bahse konu terastan Hive’yi, özellikle İçhan Kala’yı panoramik olarak görüp zihne yerleştirmek kolaylaşıyor. Bir şeyi daha görmek mümkün oluyor, o da şehirde hiç yüksek bina olmayışı. Hive’de tarihi minarelerden daha yüksek bina yapılamıyormuş. Şehrin en yüksek yapısı İslam Hoca Medresesi’nin 57 metre yükseklikteki minaresi ama zaten o yüksekliğin yanına yaklaşan bir tane bile bina yok. Belli ki bizim inşaat firmaları gerekli icazeti alamamış…

Kalta Minor ve yanında Muhammed Emin Han Medresesi

Kalta Minor ve yanında Muhammed Emin Han Medresesi

İçhan Kala’daki tarihi eserler içerisinde en dikkat çekici olanların arasında Kalta Minor, yani Kısa Minare yer alıyor. 1851’de başlayan inşaatı, minareyi yaptıran Muhammed Emin Han’ın 1855’te ölmesi üzerine yarım kalıyor. Taban çapı 14 metre olan minarenin 70 metre yükseklikte olması planlanırken 29 metrede kalmış. Bu haliyle bile gerek cesameti, gerekse süslü turkuaz çini kaplamaları ile şehrin sembolleri arasındaki yerini almış.

Cuma Camii'nin tarihi sütunları

Cuma Camii’nin tarihi sütunları

Bu tarihi bölgenin en merkezinde çok özgün bir eser yer alıyor: Cuma Camii. Dönemin Arap ve Fars tarihçilerinin anlatımlarına dayanarak caminin ilk olarak 10. yüzyılda inşa edildiği anlaşılıyor. Dıştan sade görünen yapının içine girince adeta bir sütun ormanı karşılıyor sizi. Toplam 213 ahşap sütun camiye müthiş etkileyici bir görsellik katıyor. 7 adedi ilk yapıldığı günlerden kalan, her biri farklı işlemelerle süslü bu sütunlar Endülüs’teki Kurtuba Camii’ni hatırlatıyor.

Caminin minaresi 10. asırdan beri ayakta

Caminin minaresi 10. asırdan beri ayakta

Cuma Camii’nin mimarisi o dönemin Arap mimari tarzını yansıtıyor. Çatısı düz, kubbesi yok, minaresi ise ana binaya bitişik. Belki de o dönemde bölgeye has mimari henüz şekillenmemiştir, kim bilir. Hive’nin siluetinde mutlaka görünen 47 metrelik minare de caminin ilk yapıldığı 10. asırdan miras.

Medreselere bir örnek: Muhammed Rahim Han Medresesi

Medreselere bir örnek: Muhammed Rahim Han Medresesi

İçhan Kala’nın içinde çoğu birbirine komşu çok sayıda medrese var. Hive genelinde bulunan 65 tarihi medreseden 54’ü İçhan Kala’da yer alıyormuş. Günümüzde her biri farklı amaçlara hizmet etse de bu medrese yoğunluğu vaktiyle Hive’nin bir bilim ve kültür merkezi olduğunu gözler önüne seriyor.

Tarihi dekor eşliğinde İslam Hoca Medresesi’nin 57 metre yükseklikteki minaresi

Tarihi dekor eşliğinde İslam Hoca Medresesi’nin 57 metre yükseklikteki minaresi

Muhammed Emin Han Medresesi, Muhammed Rahim Han Medresesi, Allahkulu Han Medresesi, Seyyid İslam Hoca Medresesi, Şergazi Han Medresesi, Yakubbay Hoca Medresesi, Arabhan Medresesi, Muhammed Emin İnak Medresesi, Kutluk Murad İnak Medresesi, Abdullah Han Medresesi ve daha onlarcası. Bu medreselerin her biri uzun uzun tanıtılmayı hak edecek nitelikte gerçek birer sanat eseri. Lakin sayı bu kadar fazla olunca yalnızca isimlerini saymak bile mümkün olmuyor. Bu da bir tür zenginlik işte…

Pehlivan Mahmud Türbesi

Pehlivan Mahmud Türbesi

Medreseler bahsini bir kenara bırakıp İçhan Kala’daki bir başka önemli esere, Pehlivan Mahmud Türbesi’ne geçelim. Pehlivan Mahmud 13 ve 14. asırlarda yaşayan şair, filozof, sufi ve sırtı yere gelmeyen bir pehlivan olarak biliniyor. Türbesinin bulunduğu yer 17. ve 18. yüzyıllarda eklenen çeşitli yapılarla büyük bir külliyeye dönüşmüş. Hatta Hive hanlarından bazıları da bu külliyeye defnedilmiş. Türbenin tepesinde Hive’nin en büyük kubbesi görülüyor. Kubbe görmeye alıştığımız turkuaz renkte değil yeşil renkte inşa edilmiş. Yapıların içerisi ise mavi-beyaz seramiklerle abartılı bir şekilde süslenmiş.

Türbenin gösterişli iç bölümü

Türbenin gösterişli iç bölümü

Günümüzde bir veli ve bir halk kahramanı olarak kabul edilen Pehlivan Mahmud, Batı dünyasındaki şehirlerin “koruyucu azizleri” gibi bir figür olmuş Hive için. Türbesi her türlü sosyal aktivitenin olmazsa olmazı haline gelmiş. İnsanların bayramda seyranda uğradığı, avludaki kuyudan su içip dilekte bulunduğu, gelin ve damadın düğün öncesinde gelip dua ettiği bir ziyaretgâh.

Nurullah Bey Sarayı nizamiyesi

Nurullah Bey Sarayı nizamiyesi

İçhan Kala daha sayfalarca anlatılsa tükenmeyecek bir hazine. Ona burada bir nokta koyup bu tarihi bölgenin dışındaki bir eserden bahsedelim: Nurullah Bey Sarayı. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında inşa edilen sarayın dış cephesinde ve içindeki büyük avlularda yöresel mimari kullanılmış. Bu avluların etrafına serpiştirilmiş oda ve salonlar, özellikle kabul salonları ise başta Rus olmak üzere Batı mimarisi ile son derece gösterişli bir tarzda inşa edilmiş.

Sarayın içindeki süslü odalardan biri

Sarayın içindeki süslü odalardan biri

Sarayın adına bakıp Nurullah Bey’in bir devlet yöneticisi olduğunu sanmayın. Kendisi bu sarayın inşa edildiği arazinin sahibi olan bir bahçıvan. Hive Hanı Muhammed Rahim Han’ın başlayıp oğlu İsfendiyar Bey’in tamamladığı bu sarayı yapmak için Nurullah Bey’den arazisini satması talep ediliyor. O ise satmak yerine saraya kendi adı verilmek kaydıyla araziyi ücretsiz vermeyi teklif ediyor. Teklifi kabul görüyor ve saraya bu bahçıvanın adı veriliyor. Kat karşılığı inşaat gibi…

Gezmeye çıkmış Özbek teyzeler

Gezmeye çıkmış Özbek teyzeler

Bu hikâye vaktiyle Almanya’nın Potsdam şehrinde yaşanan olayı hatırlattı. Saray yapmak üzere bir köylünün arazisini zorla almak isteyen Kral Büyük Friedrich’e köylü meşhur “Berlin’de hâkimler var” sözünü söylüyor. Bunun üzerine kral sarayını başka bir yere yapıyor, ona da köylünün adını veriyor.

Pazar yerinde satış yapan kadınlar

Pazar yerinde satış yapan kadınlar

Şehri ve sakinlerini tanımak adına Hive’de de bir pazar yerine gittik. Buradaki pazar diğer şehirlerde gördüklerimize kıyasla daha derme çatma ve daha bakımsız idi. Etler dâhil olmak üzere gıda maddeleri açıkta satılıyordu. Her şeye rağmen halkın günlük ihtiyaçlarını karşılayan, fiyatların makul seviyede olduğu bir yerdi. Yürüyerek gittiğimiz pazar yerinden dönüşü halkın umumiyetle kullandığı küçük dolmuşlardan biriyle yaptık.

Hiveli soydaşımızla tef eşliğinde düet: "Bu gala daşlı gala..."

Hiveli soydaşımızla tef eşliğinde düet: “Bu gala daşlı gala…”

Hive’yi böylece gezerek Özbekistan programımızı noktaladık. Özbekistan gezisi gözümüzü ve gönlümüzü doyuran bir ziyafet oldu bizim için. Hive ise bu ziyafetin tadı damakta kalan son lokması…

5 Yorumlar

  1. Mahmut Türker

    Çok güzel ve akıcı bir yazı olmuş eline diline sağlık Sayın valim eski hafızam kalmadı baştan okuduğumu sonuna doğru unutuyorum kalan Camii’nde cuma namazı kılmışsın Allah kabul etsin Ben de gitmiş olsaydım oradan bir kalpak alırdım yeni yazılarını bekliyoruz benim gibi gezme imkanı olmayan insanlar için en azından böyle yerleri okumak faydalı oluyor tekrar teşekkür eder yeni yazılarınızı beklerim

    Yanıtla
  2. Mahmut Türker

    Özbekistan gezisini bir solukta okudum Çok zevk aldım çok güzel anlatılmış Ayrıca Özbekistan’da bulunan eserler ve bilhassa süslemeler çok güzelmiş kalan Camii’nde cuma namazı kılmışsın Allah kabul etsin kalpakların satıldığı yerdeolsaydım bir kalpakta ben alırdım hafızam eskisi gibi olmadığından başta okuduğumu sona doğru unutuyorum daha anlatılacak çok şey olmasına rağmen ellerine yüreğine sağlık Sayın valim Allah sana yeni yerler gezmek ve bu şekilde yazmak nasip eder inşallah Çok teşekkür ediyorum

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Gezdikçe yazmak, yazdıkça yeni yerleri gezmek istiyor insan. Allah ömür ve imkan verdikçe gezmek ve bunları yazıya dökmek niyetindeyim. Çok teşekkür ederim abi, bu güzel yorum ve dualar için. Keyifli okumalar dilerim.

      Yanıtla
  3. Zafer Akın TÜRKBEN

    Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Keyifle okunan, bilgi yüklü bir gezi yazısı olmuş. Saygılar…

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Ben teşekkür ederim Sevgili Zafer. Keyifli okumalar.

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir