İtalya Gezi Rehberi

Kadim Roma’nın varisi…

İTALYA

6 Şubat 2021

Günümüzdeki İtalya, tarihin en büyük ve en güçlü imparatorluklarından birisi olan Roma İmparatorluğu’nun merkezi ve dünyaya yayıldığı coğrafya. Roma İmparatorluğu Atlas Okyanusu’ndan Hazar Denizi’ne, Kuzey Afrika’dan Kafkaslar’a kadar devasa bir coğrafyaya hükmediyor. Sonradan ikiye bölünmesine rağmen her parçası ayrı bir “imparatorluk” haline geliyor. Batı’daki imparatorluk 476 yılına kadar yaşıyor. Doğu’daki imparatorluk, yani Bizans ise 1453’te İstanbul’un Türkler tarafından fethine kadar bin yılı aşkın bir süre ayakta kalıyor.

Venedik'te San Marco Meydanı

Venedik’te San Marco Meydanı

Roma İmparatorluğu’nu büyük ve güçlü kılan şey sadece topraklarının genişliği değil. Söz konusu olan “bu dünyaya hükmetmek” ise tarihte Roma’nın seviyesini yakalamış bir imparatorluk yok. Günümüz dünyasına en fazla sayıda elle dokunulur, gözle görünür eser bırakan medeniyetin adı Roma. Devlet yönetimi, siyaset, hukuk düzeni, sanat, kültür, mimari ve daha birçok alanda dünya mirasına yaptığı katkı tartışılmaz. Amerika dâhil olmak üzere Batı dünyası bir medeniyet inşa etmişse bunda Roma’nın etkisi inkâr edilemez.

Antik dönemde şehrin kalbi sayılan Roma Forumu

Antik dönemde şehrin kalbi sayılan Roma Forumu

İşte İtalya bu mirası bugün de gururla taşıyor. Ülkenin farklı bölgelerinde tarih boyunca hüküm sürmüş başka medeniyetlerin etkisi de görülüyor hiç şüphesiz. Ama Roma’nın mirası çok iyi korunmuş bir şekilde her yerde.

Milano'da 15. yüzyıldan kalma Sforza Kalesi

Milano’da 15. yüzyıldan kalma Sforza Kalesi

İtalya’nın Roma döneminden sonraki tarihi de bir hayli ilginç. Dahası, bizim tarihimizle kesiştiği çok nokta var. Genellikle karşı saflarda yer aldığımızı söylemeye gerek var mı, bilmiyorum. Bu seyahat yazısında İtalya tarihinin detaylarına girecek değilim. Lakin İtalya siyasetinin bugününü yakından ilgilendiren bir hususa değinmeden geçemeyeceğim. O da II. Dünya Savaşı’nın bitimine kadar yaşadıkları Faşizm tecrübesi ve Mussolini’nin totaliter yönetiminden çıkardıkları derse dair. İtalyanların o günlerde yaşananlardan ağızları öylesine yanmış ki, yeniden totaliter ya da diktatoryal yönetimler işbaşına gelmesin diye sistemi “çok merkezli” bir şekilde dizayn etmişler.

Vatikan'da Katoliklerin hac merkezi Aziz Petrus Bazilikası

Vatikan’da Katoliklerin hac merkezi Aziz Petrus Bazilikası

Böylece o günden bu yana iktidar tek bir elde toplanmıyor, ülke hep koalisyonlarla yönetiliyor. Bazen beş ya da altı partinin oluşturduğu koalisyonlar kuruluyor. İtalya zaman zaman siyasi ve ekonomik krizler yaşasa da bir şekilde istikrarını korumayı başarıyor. Bugün Avrupa Birliği içerisindeki ağır toplardan biri. Dünyanın ise 8. büyük ekonomisi.

Bir Venedik manzarası. Solda San Marco'nun çan kulesi.

Bir Venedik manzarası. Solda San Marco’nun çan kulesi, sağda Dükler Sarayı.

İtalya coğrafyasının çok renkliliği, Akdeniz’in içine uzanan çizme şeklindeki haritasını gördüğünüz anda kendini ifşa eder. Kuzey sınırını çizen Alp Dağları kadar yüksek olmasa da, ülke genelinde çok fazla dağlık alan var. Fiziki coğrafya, ülke genelinde yükseltilerle düzlüklerin, kıyılarda ise girintilerle çıkıntıların ahengi ile güzelleşir. Buna bir de doğayla uyumlu yapılaşmayı eklediğinizde seyrine doyum olmayan görüntüler çıkar. Akdeniz’in en büyük iki adası olan Sicilya ve Sardinya da İtalya’ya ait.

Milano Katedrali önünde

Milano Katedrali önünde

İtalya öteden beri Avrupa kıtasının önde gelen aktörlerinden biri olmakla birlikte, İtalyan halkının Akdenizli karakteri Avrupalı karakterinden daha öndedir denebilir. Akdenizli yönleri ise oldukça “atipik”tir, yani kendine has özellikler taşır. Fazlaca heyecanlı, hep yüksek sesle konuşan, iletişimde vücut dili ve el-kol hareketlerinden vazgeçemeyen bir insan profilinden bahsediyorum. Görünüm olarak Türklerle İtalyanlar birbirlerine çok benzerler. Yurt dışında beni İtalyan zannedip doğrudan İtalyanca hitap edenlere rastlamışlığım vardır.

Esquilino Meydanı ve Azize Meryem Kilisesi

Esquilino Meydanı ve Azize Meryem Kilisesi

Bugüne kadar İtalya’ya iki seyahatim oldu. Bunlardan birincisi 1989 yılında idi. Birkaç arkadaşla birlikte yaptığımız Avrupa seyahati sırasında Roma ve Venedik’i görme imkânımız oldu. Roma’da iken doğal olarak Vatikan’ı da ziyaret ettik. İkinci seyahatimi ise 2015 yılında Milano’ya yaptım.

Her EXPO'da olduğu gibi Milano EXPO'sunun da bir kulesi var.

Her EXPO’da olduğu gibi Milano EXPO’sunun da bir kulesi var.

1989’daki seyahatimin hatırası olan fotoğraflar analog teknoloji ile çekildi. Hem fotoğraf çekmeye o dönemde yeni başladığım için, hem de teknolojinin eskiliği yüzünden bu sayfaya koyduğum Roma ve Venedik resimleri olması gereken kalitede değil. Affınıza maruz.

Roma Kolezyumu'nun dıştan görünümü

Roma Kolezyumu’nun dıştan görünümü

ROMA

Roma, İtalya haritasının tam orta yerine kurulmuş olan kadim başkent. Ortasından kıvrılarak geçen Tiber (Tevere) Nehri şehre ayrı bir güzellik katsa da Roma’nın asıl değeri tarihi dokusundan geliyor. Binlerce yılın mirasını en canlı şekilde bünyesinde taşıyan Roma için bir “açık hava müzesi” dersek asla abartmış olmayız.

Roma'da adım başı bir tarihi eser karşılıyor sizi...

Roma’da adım başı bir tarihi eser karşılıyor sizi…

Gerçekten de Roma kadar tarihin farklı dönemlerinin mirasını yansıtan bunca eserin bu derece yoğunlukta bulunduğu bir başka şehir var mıdır, bilmiyorum. Roma İmparatorluğu gibi uğradığı her yerde bugün bile insanı hayrete düşüren eserler bırakan bir medeniyet, kendi payitahtına özel bir ilgi göstermese olmazdı.

Bir başka Roma manzarası

Bir başka Roma manzarası

Lakin Roma’da attığınız her adımda sadece Kadim Roma‘nın mirasıyla değil, aynı zamanda Rönesans, Papalık dönemi ve modern çağlara ait, hepsi birbirinden özellikli bir eserle karşılaşıyorsunuz. Üstelik bunlar şehrin günlük hayatından koparılmamış. Belli ki yaşanarak, gezilerek, dokunularak korunmaları tercih edilmiş. Tarihe, sanata ve mimariye ilgi duyanlar için Roma her metrekaresinde bir mücevher sunan bir müze-kent.

Venedik'in kanala dönüşen sokaklarından biri

Venedik’in kanala dönüşen sokaklarından biri

Bu yazı münasebetiyle bir yeri turist olarak gezmenin bir kültür ve tecrübe meselesi olduğunu bir kere daha hatırladım. Her meselede olduğu gibi bu meselede de acemilik ve tecrübesizlik yaşanabiliyor. Bunu yaşadığımız şu olaya istinaden söyledim: Roma’ya vardığımızda trenden indikten sonra arkadaşlarla civardaki bir parka geçerek ne yöne gideceğimizi planlamak istedik. O sırada insanların akın akın bir yöne gittiklerini fark ettik ve onları takip etmeye karar verdik. Kalabalığı takip ederek gittiğimiz yerde karşımıza çıka çıka Roma’nın en önemli tarihi eserlerinden biri, gladyatör dövüşlerinin yapıldığı arena olan Kolezyum (Colosseo) çıktı. Tam bir bonus!

Gladyatör dövüşlerinin yapıldığı arena: Kolezyum

Gladyatör dövüşlerinin yapıldığı arena: Kolezyum

Oysa Roma gibi bir şehre giden birinin o şehrin gezilecek yerleri konusunda önceden çalışmış olması gerekirdi. Doğru, o dönemde internet yok, ulaşılabilecek bilgi kaynakları sınırlı, fakat yine de harita ve broşürlerle bir gezi planı yapmak mümkündü. Böylece Kolezyum değerinde bir yer karşımıza “tesadüfen” çıkmazdı. Bugün yılların tecrübesiyle bunu söylüyorum ama hayatında ilk defa yurt dışında turistik bir geziye çıkan birilerinin bu acemiliği yaşaması mukadderdi… nitekim yaşandı.

Vatikan’da Aziz Petrus Bazilikası

Vatikan’da Aziz Petrus Bazilikası

VATİKAN

Roma şehrinin sınırları içerisinde dünyanın en ilginç devletlerinden biri bulunuyor: Vatikan. Katolik dünyasının kalbi olan Vatikan bir şehir devleti (Stato della Città del Vaticano). Alanı kilometrekarenin yarısından bile küçük, nüfusu ise bin civarında. Devlet başkanı konumunda Papa bulunuyor. Vatandaşları din adamları ile idari personelden oluşuyor.

Aziz Petrus Meydanı'nda Papa IX. Pius'un heykeli

Aziz Petrus Meydanı’nda Papa IX. Pius’un heykeli

Bu ilginç özellikleri ile Vatikan’ı bir “dünya devleti” saymak zor. Katolik ruhaniyetinin dünyadaki izdüşümü desek daha doğru. Yine de resmen devlet sayılıyor. Diğer devletler Vatikan nezdinde görev yapmak üzere büyükelçiler tayin ediyor.

Bazilika'nın içinden bir görünüm

Bazilika’nın içinden bir görünüm

Vatikan’daki en önemli yapı Aziz Petrus Bazilikası (Basilica di San Pietro). Burası dev bir meydana bakan son derece gösterişli ve sanat eserleri ile süslü bir yapı. 1506 yılında başlayan yapımı bir asırdan fazla sürüyor. Mimari özellikleri büyük ölçüde Michelangelo’nun imzasını taşıyor. İç mekânlarda da bir dönem bazilikanın mimarlığını yapan Michelangelo’nun yaptığı heykeller yer alıyor.

San Marco Bazilikası'nda Osmanlı tüccarlarının tasvir edildiği bir resim

Venedik’teki San Marco Bazilikası’nda Osmanlı tüccarlarının tasvir edildiği bir resim

Aziz Petrus Bazilikası Katoliklerin en önemli kilisesi ve bir hac mekânı. Müslümanların hac mekânı olan Kâbe’ye gayrimüslimlerin alınmadığını hatırlayınca, benim gibi Müslüman bir ziyaretçinin Katoliklerin hacı oldukları yere rahatça girebilmesinin bir imtiyaz olduğu fikri gülümsetiyor insanı.

Venedik Büyük Kanal'ın kıyısında Hz. Meryem'in adını taşıyan kilise

Venedik Büyük Kanal’ın kıyısında Hz. Meryem’in adını taşıyan kilise

VENEDİK

Roma’yı gezdikten sonra Venedik’e gitmek üzere yaptığımız yolculuk tam bir fecaatti. Gece yolculuğu yapmak üzere bindiğimiz tren hıncahınç doluydu. Öyle ki, koridorlarda değil oturmak, ayakta durmak bile neredeyse imkânsızdı. Ayakta, kafamı pencereye dayayarak uyumaya çalıştığımı hatırlıyorum. Özellikle Bolonya’da aktarma yapana kadar süren birkaç saatlik yolculuk hayatımın bugüne kadarki en zahmetli yolculuğu oldu. Arkadaşlarla Venedik’e iner inmez tren istasyonundaki ücretli duşlara kendimizi zor attık. Duştan sonra gençliğin verdiği enerjiyle gezmeye devam ettik.

Bir Venedik manzarası

Bir Venedik manzarası

Venedik, Adriyatik Denizi’ndeki 118 adadan oluşan bir yerleşim. Şehrin ana merkezinin ve turistik bölgelerinin bulunduğu yer de büyük bir adanın üzerinde konumlanmış. Kentin asıl özelliğini adalarla birlikte çok sayıda kanalın oluşturduğunu söylediğimizde, Venedik’in suyla iç içe bir şehir olduğu ortaya çıkacaktır.

Venedik'te sokak yerine kanallar var, kapılarda ise tekneler bağlı...

Venedik’te sokak yerine kanallar var, kapılarda ise tekneler bağlı…

Gerçekten de Venedik sular içerisinde bir kent. Her yıl birkaç milimetre suya battığı biliniyor. Yüzyıllar içerisinde bazı bölgeleri suya öylesine gömülmüş ki, evlerin kapıları doğrudan kanala açılıyor. Bazı evlerin sahipleri kapıya bir tekne bağlamış, dünyayla bağını bu şekilde kuruyor. Şehirde dolaşırken belediyenin kanalda yüzen “çöp teknesi”ne bile rastladık. Çöp teknesi, bizdeki çöp kamyonunun Venedik versiyonu.

Rialto Köprüsü Venedik'in en meşhur köprüsü

Rialto Köprüsü Venedik’in en meşhur köprüsü

Suyun hayata bu denli hükmetmesi insanı endişelendirse de Venedik’in güzelliği buradan geliyor. Şehir kadim dönemlerden bu yana son derece estetik binalar ve tabiatla uyumlu bir şehir planıyla kurgulanmış. Bazıları gerçek birer sanat eseri olan 150 civarında köprü inşa edilmiş. Uzun yıllar ayrı bir şehir-devlet olan Venedik, özellikle Rönesans döneminde kültür ve sanat faaliyetlerinde çok ileri gitmiş. Bugün de o dönemin mirası olan festival ve karnavallarla renkleniyor. “Avrupa’nın en romantik şehri” unvanını gururla taşıyor.

San Marco Meydanı ve güvercinler

San Marco Meydanı ve güvercinler

Venedik’in ziyaretçiler tarafından en fazla rağbet gören noktası San Marco Meydanı (Piazza San Marco). Meydandaki en sembolik yapılar ise San Marco Bazilikası (Basilica di San Marco) ve Dükler Sarayı (Palazzo Ducale).

Lido Adası'nda yürüyüş. O günlerin araba modellerine bakar mısınız?

Lido Adası’nda yürüyüş. O günlerin araba modellerine bakar mısınız?

Venedik romantizminin sembollerinden biri “gondol”lar. Çoğu zaman bir “serenat” eşliğinde yapılacak gondol turu bir Venedik klasiği. Birkaç “sap” erkekten oluşan gezi grubunda romantizme yer olmadığı için biz gondol turu yerine tekne turu yapmayı tercih etmiştik. Tekne ile kanalları dolaşarak Lido Adası’na gitmiş, orada biraz vakit geçirdikten sonra tekrar San Marco bölgesine dönmüştük. İngiltere’ye döndüğümüzde seyahatimi anlattığım İngiliz ev sahibim “Venedik’e gidip de gondola binilmez mi” diye iğnelemede bulunmuştu.

Milano Katedrali'nin içi

Milano Katedrali’nin içi

MİLANO

Bu ülkeye bir sonraki yolculuğumu 26 yıl aradan sonra, 2015 yılında Antalya’da görevli iken yaptım. O günlerde Antalya 2016 EXPO’sunun hazırlıkları sürüyordu. Öncesinde Milano’daki EXPO’yu görmek önemliydi. Ben de önce Milano EXPO’sunu, sonra da Milano şehrinin güzelliklerini görmüş oldum.

Milano'da Sempione Kapısı

Milano’da Sempione Kapısı

Milano, Alp Dağları’nın bitip Po Nehri’nin batıdan doğuya bereketiyle birlikte aktığı düzlük bölgede kurulmuş bir kent. Tarih boyuna İtalya’nın kuzeyi, güneyinden hep daha zengin olagelmiş. İşte Milano bu zengin bölgelerden biri olan Lombardiya’nın merkezi. Son dönemlerde ise Avrupa’nın en önemli moda başkentlerinden biri kabul ediliyor.

Milano'nun sembolü Milano Katedrali

Milano’nun sembolü Milano Katedrali

Milano’da gezdiğim yerleri tek tek anlatmak yerine, yazı aralarına serpiştirdiğim fotoğraflarla yetineceğim. Ama şehrin kalbinin attığı yer olan Milano Katedrali (Duomo di Milano) ve önündeki Katedral Meydanı (Piazza del Duomo) bahsedilmeye değer. Burası Milano’ya gelenlerin mutlaka uğradığı bir buluşma noktası. Gotik mimarinin şaheserlerinden biri olan Katedral’in 14. yüzyılda başlayan inşaatı beş asırdan uzun sürmüş. Ama Milano’nun sembolü olmayı başarmış. Meydan’a açılan tarihi II. Vittorio Emanuelle Galerisi de hem alışveriş yapmak, hem de sadece gezip görmek isteyenler için güzel bir eser.

II. Vittorio Emanuele Galerisi

II. Vittorio Emanuele Galerisi

HASIL-I KELÂM

Turistik seyahatlerde genellikle daha popüler ve daha merkezi yerlere gidiliyor. Oysa ülkeleri yeterince tanımak için daha az popüler, daha az turistik ve daha kırsal yöreleri de ihmal etmemek gerekiyor. Büyük şehirlerden uzaktaki bu tür yerler, doğal güzelliğin, beşeri coğrafyanın ve insan dokusunun daha az bozulduğu, böylece gezmenin daha fazla keyif verdiği bölgeler. Bazı ülkelerin bu özelliği diğerlerinden daha belirgin.

II. Vittorio Emanuele Anıtı, nam-ı diğer “Ulusun Mihrabı”

II. Vittorio Emanuele Anıtı, nam-ı diğer “Ulusun Mihrabı”

İşte İtalya, büyük merkezlerin dışında da görülmeyi fazlasıyla hak eden coğrafyalara sahip ülkelerden biri. Demiryoluyla yaptığım seyahatlerde İtalya’nın kırsal bölgelerinin seyir lezzetini kısmen aldım. Ama daha ziyade belgeseller, sinema filmleri ve fotoğraflardan gördüğüm kırsal İtalya beni cezbediyor. Bu yüzden, uzun zamandır planladığım seyahatler arasında İtalya’yı kuzeyden güneye karayolu ile, dura-konaklaya görmek var. Köy ve küçük kasabalarda konaklayıp doğal güzelliğin keyfini çıkarmak, yerel halkla hemhâl olmak, Akdenizliliğin ortak dilinde buluşmak. Bakalım kısmet olacak mı?

12 Yorumlar

  1. Mehmet Türker

    Çok güzel bir gezi yazısı olmuş. Eline sağlık. Bazı yerlerine gitsek de tamamını gezmiş gibi olduk. Sağolasın

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      İtalya’da ne kadar gezilse yine de eksik bir yerler kalır. Olanla yetinmekte fayda var bu yüzden ?

      Yanıtla
  2. Mehmet Dönmez

    Elinize ve gönlünüze Sağlık Sayın Valim.
    Yine bol resimli güzel bir gezi yazısı.
    Gezmiş gibi olduk. Ayrıca Allah nasib eder de gidersek; tecrübelerinizden faydalanırız.
    ?

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Çok teşekkürler Değerli Abim. İnşallah siz de gider gezersiniz.?

      Yanıtla
  3. Latife Baydemir

    İtalya fazla şaşaalı bir yer, binlerce yılın ekonomik ve kültürel birikimi olsa gerek.papalığın orda bulunması ve deniz ticareti onlara rönesansı kazandırmış,ilk gezilmesi gereken ülkelerden birisi,ellerine saglık yazı güzel olmuş

    Yanıtla
  4. Halil Severcan

    Peşin hükümden uzak, oldukça objektif bir gezi yazısı; keşke ecnebilerde bizim buraları gezerken sizin kadar tarafsız gözle bakabilse…..

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Çok teşekkür ederim. Gördüğümüzü yazmak daha kolay ?

      Yanıtla
  5. Anonim

    80 li 90 lı yıllara ait fotoğraflar birbirine benziyor. Keyifle baktım, zevkle okudum. Gidecek olanlara ön bilgi veren rehberlik eden bir gezi yazısı, teşekkürler…

    Yanıtla
  6. İ.A.

    Ben de 2015 te gezdim Milano ve Venedik’i.
    Milano’ da Emanuelle Galerisini ve İsviçre’de bir dağ köyü görmediğime yanarım.
    Keyifle okudum.
    Kaleminize sağlık.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      İnşallah kısmet olur. İlgin için teşekkürler…

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir