Portekiz Gezi Rehberi

PORTO

 

 

İLGİLİ SAYFALAR:

> Portekiz Ana Sayfa

> Lizbon

Douro Nehri'ne nazır Porto evleri

Douro Nehri’ne nazır Porto evleri

18 Haziran 2023

Başkent Lizbon’dan sonraki en büyük ve en fazla rağbet gören Portekiz şehri Porto. Bu iki şehir fiziki konumları yönünden hem birbirlerine hem de İstanbul’a çok benziyorlar. Porto tepeler üzerine oturan ve oldukça güzel fotoğraflar veren bir yerleşime sahip. Şehrin içinden geçen Douro Nehri bizim Boğaz’ı hatırlatıyor. Kent merkezini şenlendirdikten birkaç kilometre sonra da Atlas Okyanusu’na kavuşuyor. Douro Portekizce’de “altın” demekmiş bu arada…

Porto da tepeler üzerine yerleşmiş

Porto da tepeler üzerine yerleşmiş

Hem daha kalabalık, hem de görülecek yerleri dağınık olan Lizbon’un aksine Porto daha küçük, daha derli toplu ve gezilecek bölgeleri birbirine yakın. Biz yorulduğumuz zamanlarda metroya bindiysek de şehrin gezilecek yerleri umumiyetle yürüme mesafesinde. Genel olarak Porto’nun bize Lizbon’dan daha sempatik geldiğini söyleyebilirim. Özellikle Douro Nehri’nin iki kıyısındaki kutu kutu evler Porto’ya bir sahil kasabası havası veriyor.

Porto'nun geleneksel sokakları

Porto’nun geleneksel sokakları

Riberia bu şehrin en kadim ve en gezilesi bölgesi. Dar sokakları, geleneksel evleri, tarihi eserleri ve nihayet nehre bakan renkli binalarıyla Riberia gezmenin ve fotoğraf çekmenin zevkini alacağınız, bir anlamda Porto’nun ruhunu yansıtan bir semt. Tepeler arasındaki inişli çıkışlı sokaklarda birbirine bitişik, daracık balkonlarından çamaşır sarkan ve çoğunun cephesi seramik kaplı evlerin arasından her geçtiğinizde bir sürprizle karşılaşmanız mümkün: Ya küçük bir meydan, ya bir seyir terası, ya bir kilise ya da bir başka tarihi yapı.

Kordon boyundaki tarihi evler

Kordon boyundaki tarihi evler

Riberia’da Douro Nehri kıyısı boyunca uzanan kordon yerli yabancı herkesin uğrak noktası. Günün her saatinde buralarda vakit geçiren kalabalık bir insan topluluğu görülüyor. Sokak sanatçıları sahil bandının olmazsa olmazları. Her iki yakada nehre bakan çok şirin evler var. Günlük hayatın bütün doğallığıyla sürdüğü bu evlerin çoğunun alt katları kafe ve restoran gibi mekânlara dönüştürülmüş.

Porto Katedrali

Porto Katedrali

Tarihi bölgedeki ikonik yapıların başında Porto Katedrali geliyor. Yapımı 12. yüzyıla kadar gitse de aradan geçen asırlar boyunca önemli tadilatlar görmüş. Bu yüzden farklı mimari tarzların bir karışımı olmuş. Bitişiğindeki Piskoposluk Sarayı ve vaktiyle idam cezalarının infaz edildiği meydanla birlikte bir külliye görünümünde.

São Bento İstasyonu'nun etrafı daima hareketli

São Bento İstasyonu’nun etrafı daima hareketli

Kent merkezinde yolların kesişme noktasında bulunan São Bento Tren İstasyonu en fazla ziyaretçi çeken binalardan biri. 1916’da açılan istasyonun dış görünümü de güzel, fakat burasını özellikli kılan asıl yönü iç duvarlarındaki çiniler, yani seramikler.

İstasyon duvarlarındaki sanat

İstasyon duvarlarındaki sanat

Kentin tarihi, dini ve günlük hayatına dair toplam 20 bin civarında çininin kullanıldığı dev boyutlarda çizimler süslüyor istasyonun duvarlarını.

Aziz Ildefonso Kilisesi

Aziz Ildefonso Kilisesi

Lizbon’da da birçok yerde böyle seramik süslemeler var, fakat seramik süslemeler Porto’daki bazı tarihi eserlerde daha fazla göze çarpıyor, adeta o eserlerle özdeşleşmiş durumda. Bu eserlerden biri de Aziz Ildefonso (Santo Ildefonso) Kilisesi. Bir 18. yüzyıl eseri olan kilise önündeki hediyelik eşya tezgâhları da kurulan küçük meydan sayesinde güzel fotoğraflar çekmeye imkân veriyor. İçerisinde fotoğraf çekmek yasak olsa da kilise görevlisi ricam üzerine tek bir kare çekmeme müsaade etti.

Meşhur Çiçek Sokağı

Meşhur Çiçek Sokağı

Geçmişte zenginlerin yaşadığı Çiçek Sokağı (Rua das Flores) günümüzde araç trafiğine kapatılarak ziyaretçilerin keyif sürmesine müsait hale getirilmiş. Sokak boyunca sıralanan tarihi binaların çoğu hediyelik eşya dükkânı ve yeme içme mekânı olarak hizmet veriyor. Avrupa’nın birçok tarihi semtindeki benzerleri gibi bu sokağın da sempatik tarihi atmosferinde hoş bir yürüyüş yaparken sokak müzisyenleri size eşlik ediyor.

Bolsa Sarayı

Bolsa Sarayı

Çiçek Sokağı’nı boydan boya geçip nehir kıyısına inerken karşınıza geçmişin borsa binası olan Bolsa Sarayı çıkıyor. Şimdilerde Ticaret Odası olarak kullanılan yapı sadece rehber eşliğinde gezilebiliyor. Biz binayı gezmediysek de özellikle Arap Odası adı verilen salonun Endülüs günlerinden miras mimarisi birçok gezi rehberinde hayranlıkla anlatılıyor.

I. Luis Köprüsü ve tekneler

I. Luis Köprüsü ve tekneler

Douro Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlayan I. Luis Köprüsü Porto’nun siluetinde mutlaka yer alan bir eser. 19. asrın sonlarında Eyfel Kulesi’nin mimarı Gustave Eiffel’in bir öğrencisi tarafından inşa edilmiş. Çelikten mamul olduğu için Eyfel Kulesi’ni hatırlatıyor. Alt katından arabalar, üst katından ise metro geçiyor. Her iki kat yayalara da açık. Özellikle üst kattan yapılan bir yürüyüş Porto’yu panoramik olarak seyretme imkânı veriyor. Bu arada belirtelim, köprü üzerinden Porto ve Douro Nehri’ni seyrederken İstanbul’da Boğaz’ı temaşa ediyormuş hissine kapılmamak elde değil.

Yanlışlıkla İstanbul fotoğrafı koymuş değilim, bu bir Porto manzarası.

Yanlışlıkla İstanbul fotoğrafı koymuş değilim, bu bir Porto manzarası.

Douro Nehri’nin karşı yakasında Gaia bölgesi bulunuyor. Porto şaraplarıyla meşhur bir şehir, şarap mahzenlerinin çoğu ise Gaia’da yer alıyor. Mahzenlere turistik ziyaretler bile düzenleniyor. Gaia semti genel olarak fazla turistik cazibeye sahip değil. Bununla birlikte Douro Nehri boyunca uzanan kordon hoş yürüyüşler yapmak için ideal. Kordon boyunca hediyelik eşya tezgâhlarında oyalanmak ve oturup bir şeyler yiyip içmek mümkün.

Manastır civarındaki kalabalığı bir de güneşin batma saatinde görmek lazım...

Manastır civarındaki kalabalığı bir de güneşin batma saatinde görmek lazım…

I. Luis Köprüsü’nden Gaia’ya geçince tepede Serra do Pilar Manastırı’na ulaşılıyor. Manastırın bulunduğu bölge nefis bir Porto manzarası sunuyor ziyaretçilerine. Özellikle “güneşin batışını buradan seyretmek lazım” şeklinde reklam kokan söylemlere itibar edenler akın akın bu bölgeye gidiyor. Güneşi batarken seyretmek isteyen turistler saatler önceden gidip hem manastırın terasında, hem de karşıdaki parkta yerlerini alıyorlar. Onları böyle sıkışık ve adeta birbirlerinin üzerine yığılmış halde görünce “güneş her akşam batıyor, o halde neden?” diye sorabilirsiniz. Ama galiba romantizmin de beslenecek gıdalara ihtiyacı var.

Nehrin Gaia kıyısı da her zaman canlı

Nehrin Gaia kıyısı da her zaman canlı

Douro Nehri’nin kıyısından manastırın bulunduğu tepeye turistik amaçla bir de teleferik hattı inşa edilmiş. Porto’yu nehir manzarası eşliğinde bir de teleferikten izleyelim diyenler 5 dakikalığına da olsa farklı bir tecrübe yaşıyorlar.

Clérigos Kulesi şehre en tepeden bakıyor

Clérigos Kulesi şehre en tepeden bakıyor

Tekrar nehrin kuzeyine, Porto tarafına dönelim. Bir 18. yüzyıl eseri olan Clérigos Kilisesi özellikle kulesi sayesinde şehrin sembollerinden biri olmuş. 75 metre yüksekliğindeki Clérigos Kulesi, bir tepe üzerine kurulmasının da sayesinde Porto’nun en yüksek noktası konumunda. Dolayısıyla şehrin her yerinden görülebiliyor. Ücreti mukabili kuleye çıkanlar ise şehri en tepeden 360 derece seyredebiliyorlar.

Lello Kitabevi

Lello Kitabevi

Kuleye çok yakın bir yerdeki Lello Kitabevi’nin ilginç bir durumu var. 1906’da açılan kitabevinin Ortaçağ esintileri taşıyan içi son derece gösterişli. Bir de yazarı J. K. Rowling tarafından yalanlansa da Harry Potter serisinin ilk ilhamının burada geldiğine dair bir efsane var. Hal böyle olunca insanlar kitabevine girmek için saatler boyu kuyrukta beklemeyi göze alıyorlar. Görevliler belli sayıdaki kişiden sonra 12:00, 12:30, 13:00 gibi tabelalar koyarak kimin hangi saatte girebileceğini belirliyorlardı. Kitabevi bu ilgiyi faydaya dönüştürmüş, girişi ücretli yapmış. Ama içeride alışveriş yapınca bu ücreti hesaptan düşüyorlar. Biz kuyrukta harcayacak saatlerimiz olmadığı için Lello Kitabevi’ni dışarıdan izlemekle yetindik.

Carmo Kilisesi'nin yan duvarı tamamen seramikle süslenmiş

Carmo Kilisesi’nin yan duvarı tamamen seramikle süslenmiş

Birkaç adım ötedeki Carmo Kilisesi yan duvarlarındaki mavi-beyaz çiniler sayesinde Porto’nun en çok fotoğraflanan binalarından biri. Çiniler karşıdan biraz soluk görünüyordu, yanına yaklaştığımda üzerlerinin koruma amaçlı olarak tülbent benzeri bir malzemeyle kaplandığını gördüm. Soluk olması bu yüzdenmiş. Kilisenin içi de insanın gözünü alacak kadar ince işçilikli ve altın kaplamalı.

Santa Catarina Caddesi

Santa Catarina Caddesi

Porto’yu anlatırken ziyaretçilerin en fazla rağbet ettiği yerlerden Santa Catarina Caddesi’ne değinmeden olmaz. Zemini desenli mozaiklerle süslenmiş bu cadde araç trafiğine kapalı, hareketli ve keyifli bir yer. Cadde üzerindeki meşhur Majestic Cafe, Art Nouveau tarzı dizaynı ile hem ziyaretçilerin, hem de yüksek sosyetenin uğrak yerlerinden.

Bolhão Pazarı

Bolhão Pazarı

Santa Catarina Caddesi’nden birkaç adım içerideki Bolhão Pazarı 1839’dan bu yana faaliyette. Sebze, meyve, şarküteri ve çiçek satışının yapıldığı pazar, yakın geçmişte yenilenmiş haliyle son derece düzenli ve tertemiz.

Seramik kaplı evler Porto'da da çok yaygın

Seramik kaplı evler Porto’da da çok yaygın

Porto’da gezip gördüğümüz fakat anlatamadığımız başka yerler de var. Özet olarak söylemem lazım ki Porto yalnızca göze değil gönle de hitap eden bir kent. Sadece belirli turistik noktaları görmek için bir-iki gün yeterli olsa da, Porto daha uzun süre kalıp gerçek havasını teneffüs etmeyi, böylece tadını tam manasıyla almayı fazlasıyla hak eden bir şehir.

İLGİLİ SAYFALAR:

> Portekiz Ana Sayfa

> Lizbon

4 Yorumlar

  1. Mahmut Türker

    Sayın valim çok güzel bir yazı çok güzel bir gezi yazısı Avrupa’nın en iddiasız ülkesini yazarken çok geniş derinlemesine anlatmışsın tebrik ediyorum ilgimizi az çekse de Portekiz bu anlatımla bayağı tanımış olduk Sağ olasın

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Bugün fazla iddiaları olmasa da Portekiz geçmişin en önemli küresel güçlerinden biri. Ülkeyi gezerken o dönemin ihtişamından esintiler görmek mümkün. Turistik olarak da keyifli bir rota. Gezerken aldığımız keyfi sizlere yansıtabildiysem ne mutlu. Teşekkürlerimle iyi okumalar dilerim.

      Yanıtla
  2. alimbarut@gmail.com

    Kalemine sağlık…
    Her zamanki gibi yine kendini aşmış ve güzel bir seyahat yazısı ortaya çıkarmışsın. zevkle okudum. tebrikler, teşekkürler…
    Bizimkilere rastlamamışsın olsun, zararı yok..

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Teşekkür ederim Alim abi. Sizin Yozgatlılar bir yana, fazla Türk’e rastlamadık oralarda. Birkaç öğrenci, bir dönerci, hepsi o.

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir