Moğolistan Gezi Rehberi

ULANBATOR ve CİVARI

 

 

İLGİLİ SAYFA:

> Moğolistan Ana Sayfa

 

Dev Cengiz Han Heykeli

Dev Cengiz Han Heykeli

14 Eylül 2020

Moğol dilinde UlanbatorKızıl Bahadır” anlamına geliyor. “Ulan Batur”, “Ulan Bator” gibi farklı şekillerde yazılsa da biz Hariciyemizin kullandığı şekli tercih ettik. Burası Moğolistan’ın başkenti ve 850 bin nüfusuyla en büyük şehri. Etrafıyla birlikte düşündüğümüzde milyonu aşan sayıda insan yaşıyor bu bölgede. Ülkenin ikinci büyük şehri olan Erdenet’in sadece 80 bin civarı nüfusa sahip olduğu dikkate alındığında, başkent dışındaki bölgelerde nüfus yoğunluğunun ne kadar düşük olduğu bir kere daha ortaya çıkıyor.

Şehir merkezinin genel görünümü

Şehir merkezinin genel görünümü

Ulanbator’un genel siluetinde, Doğu Bloku ülkelerinde karşımıza çıkan cesametli, ama estetik yönden zayıf binalar ve dev meydanlar göze çarpıyor. Yine de şehrin merkezi bölgeleri modern bir görüntü arz ediyor. Binalar, insanlar, araçlar… gayet müreffeh bir imaj. Hatta çok kalabalık bir şehirmiş gibi sık sık trafik tıkanıklıkları bile yaşanıyor. Biraz derine inince anlıyorsunuz ki ülke genelinde gelir dağılımında uçurumlar var. Ulanbator’un kenar mahallelerinde göze çarpan fakirlik, kırsal alanlara gidildikçe çok daha çarpıcı bir şekilde kendini gösteriyor.

Cengiz Han Meydanı

Cengiz Han Meydanı

Şehrin en merkezi yerinde bulunan Cengiz Han Meydanı, önemli olaylar için toplanma alanı olarak da kullanılıyor. Daha önce 1921 Komünist Devrimi’nin lideri olan Damdin Sühbatar’ın adıyla anılan meydana 2005 yılında Cengiz Han’ın ismi verildiyse de, halk arasında Sühbatar Meydanı olarak da anılmaya devam ediyor. Kare şeklindeki meydanın tam ortasına Sühbatar’ın atlı bir heykeli dikilmiş.

Meydanın ortasındaki Sühbatar Heykeli

Meydanın ortasındaki Sühbatar Heykeli

Meydanın bir tarafında bulunan Hükümet Merkezi, devletin önemli kurumlarının toplandığı devasa bir bina. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bazı bakanlıklar, hatta parlamento burada yer alıyor. Biz de resmi toplantı ve görüşmelerimizi bu binada yaptık. Binanın girişinde Cengiz Han’ı oturur vaziyette temsil eden bir heykel bulunuyor.

Hükümet Merkezi binası neredeyse bütün devlet kurumlarını bünyesinde bulunduruyor

Hükümet Merkezi binası neredeyse bütün devlet kurumlarını bünyesinde bulunduruyor

Ulanbator’u bir müzeler ve tapınaklar şehri diye adlandırmak yanlış olmaz. Moğolistan Milli Müzesi, Ulanbator Şehir Müzesi, Zanabazar Güzel Sanatlar Müzesi, Moğol Tiyatro Müzesi, Siyasi Zulüm Mağdurları Müzesi, Uluslararası Fikir Müzesi, Buhar Lokomotifleri Müzesi, Moğol Kostüm Müzesi, Dinozorlar Müzesi gibi bir bölümü gerçekten çok ilginç konularda açılmış çok sayıda müze var şehirde. Ayrıca ekseriyeti Budist inancına ait olmak üzere çok sayıda tapınak, manastır ve dini mekân mevcut. Bu vesileyle ifade edelim, Moğolistan’da en yaygın din Budizm. Belli ölçülerde İslâmiyet ve Şamanizm de var. Nüfusun %40’ına yakın kısmı ise kendini herhangi bir dine mensup saymıyor, yani ateist.

Kırsalda turistlerin konaklaması için hazırlanmış ger'ler

Kırsalda turistlerin konaklaması için hazırlanmış ger’ler

Bu saydığımız mekânların dışında Ulanbator şehir merkezini ziyaretçiler için cazip kılacak fazla bir unsurun bulunmadığını söylememiz lazım. Moğolistan’ı başka coğrafyalardan ayıran karakteristik özellikleri daha ziyade kırsal bölgelerde yaşanan hayat ekseninde şekilleniyor. Bunun farkında olan Moğollar, ülkeye gelen turistler için geleneksel Moğol günlük hayatını ve Moğolistan coğrafyasını tanımaya yönelik programlar hazırlamışlar. Bunlar arasında Gobi Çölü gezileri, “ger”de, yani çadırda konaklamalı kırsal hayat tecrübeleri gibi faaliyetler var.

Gorkhi-Terelj Milli Parkı'ndan bir görünüm

Gorkhi-Terelj Milli Parkı’ndan bir görünüm

Bu çerçevede bizim de kısa süreliğine ziyaret ettiğimiz Gorkhi-Terelj Milli Parkı, Ulanbator’a 58 km mesafede olmanın avantajıyla başkente gelen turistlerin uğrak noktası haline gelmiş. Milli Park, bozulmamış tabiatı ve farklı kaya formasyonları sayesinde özellikle dağcılık ve trekking yapanlar için bir cazibe alanı oluşturuyor. Kaplumbağaya benzeyen şekli dolayısıyla Kaplumbağa Kayası olarak adlandırılan bir de kaya var burada. Moğolistan’da dinozorların yaşadığına dair çok sayıda bulguya istinaden, aynen Ulanbator’da Dinozorlar Müzesi inşa edildiği gibi, bu Milli Park’a da dinozor heykelleri serpiştirilmiş. Ziyaretçilere ayrıca yerel halkla tanışma, “ger”de konaklama, at binme, ok atma gibi imkânlar sunuluyor.

Hükümet Merkezi'nin girişindeki Cengiz Han Heykeli

Hükümet Merkezi’nin girişindeki Cengiz Han Heykeli

Cengiz Han Moğolların en büyük tarihi değeri ve milli varlıklarının sembolü. Nereye gitseniz Cengiz Han’a ait bir hatıraya rastlıyorsunuz. Havaalanından başkentin en büyük meydanına kadar birçok noktaya ismi verilmiş. Her yerde heykellerine, resimlerine, logo haline getirilmiş imajlarına rastlamak mümkün.

Cengiz Han Heykel Kompleksi uzaktan bile muhteşem. Atın yelesi üzerindeki insanları fark ettiniz mi?

Cengiz Han Heykel Kompleksi uzaktan bile muhteşem. Atın yelesi üzerindeki insanları fark ettiniz mi?

Cengiz Han sembolizminin zirvesi, Ulanbator’un 55 km doğusunda, Tuul Nehri’nin yakınlarında, Tsonjin Boldog adlı mevkide oluşturulan Cengiz Han Heykel Kompleksi. Böyle bir kompleksin inşası için yerleşim yerlerine uzak, normal şartlarda kuş uçmaz kervan geçmez bir noktanın tercih edilmesinin nedeni bir Moğol efsanesine dayanıyor: Cengiz Han burada altın bir kamçı bulmuş. Bir kişinin kamçı bulması ise uğur getirirmiş.

Cengiz Han'ın atının yelesinde

Cengiz Han’ın atının yelesinde

2008 yılında açılan bu komplekste her şey dev boyutlarda. En önemli eser Atlı Cengiz Han Heykeli. Çok uzak mesafelerden bile görülebiliyor, çünkü 40 metre yüksekliğinde! Bu dev heykelin yapımında 250 ton çelik kullanılmış. Heykelin içerisinden asansörle atın boynuna ve başına çıkılabiliyor. O yükseklikten bölgenin tamamına hâkim bir manzara bekliyor sizi.

Bu Moğol çizmesi kaç numara olabilir?

Bu Moğol çizmesi kaç numara olabilir?

Heykelin oturduğu kaide bir Ziyaretçi Merkezi. 10 metre yüksekliğinde, Cengiz Han’dan itibaren 36 Moğol Hanı’nı temsil etmek üzere 36 sütunlu bir yapı. İçerisinde bir restoran ile Bronz Çağ’a kadar giden bulguların sergilendiği bir müze var. Binadaki en çarpıcı iki eser ise Cengiz Han’ın bulduğuna inanılan altın kamçının dev replikası ile tamamı gerçek deriden mamul dev Moğol çizmesi.

Avda kullanılan kartallar

Avda kullanılan kartallar

Kompleksin civarında ziyaretçilerin konaklayabileceği “ger”lerden müteşekkil tesisler ile turistler için çeşitli aktiviteler var. Geleneksel olarak Moğollar eğittikleri kartalları avcılıkta kullanıyorlar. Bölgede avcı kartallarla resim çektirmek de mümkün.

Turistik amaçla dizayn edilmiş bir ger

Turistik amaçla dizayn edilmiş bir ger

Şu “ger” meselesinin ayrıntılarına biraz değinelim. Moğolların bazen Türkçe kökenli “yurt” kelimesiyle de adlandırdıkları bu geleneksel çadırları, bir barınaktan çok ama çok fazlası. İçinde direk ve ahşap kafes olan, keçeden mamul, üst kısmı kubbe, alt kısmı silindir şeklinde bir çadır. Ortasına yerleştirilen sobayla ısıtılıyor. Göçebe hayat tarzına çok uygun, çünkü yaklaşık bir saat içerisinde kurulup sökülebiliyor ve hayvanlarla taşınabiliyor. Şehirlerde modern evlerde yaşasalar bile Moğollar ger’den vazgeçmiyorlar.

Büyükelçimizle bizi ger'lerinde misafir eden yaşlı çift.

Büyükelçimizle bizi ger’lerinde misafir eden yaşlı çift.

Ger’in içinde neyin nereye konacağı, kimin nerede oturup nerede yatacağı, girerken ve çıkarken nasıl davranılacağı gibi her şey kurallara bağlı. Evin reisinin, kadınların, çocukların ve misafirlerin yerleri hep teamüllerle belirlenmiş. Başköşeye ise dini semboller yerleştiriliyor.

Dede ve ninesini ziyarete gelen sevimli Moğol çocuğu

Dede ve ninesini ziyarete gelen sevimli Moğol çocuğu

Ziyaretimiz sırasında Moğol ev sahiplerimiz bizi bir ger’e götürdüler ve ger’e dair incelikleri anlattılar. Ama gördüğümüz bu ger tamamen turistik amaçla inşa edilmiş, tabir caizse sun’i bir ger idi. Bunun üzerine ben “hakiki” bir ger görmeyi talep ettim. Yoldan araziye saparak rastgele bir ger’in kapısını çaldık. Yaşlı bir karı koca ile torunları bizi içeri buyur ettiler. Aynen Türk geleneklerindeki gibi bir misafirperverlik gösterdiler. Bize kaymak ve kışlık hazırladıkları sert peynirlerden ikram ettiler. Biz de küçük çocuğa harçlık verdik. Neşeli bir sohbetin ardından veda ettik.

Bilge Tonyukuk'un yazdırdığı iki kitabe

Bilge Tonyukuk’un yazdırdığı iki kitabe

Gelelim Moğolistan’daki duraklarımızdan bizim için en anlamlısına: Tonyukuk Kitabeleri.

Öyle mekânlar var ki fotoğrafının üzerine tarih ve saati işte böyle nakşetmek lazım...

Öyle mekânlar var ki fotoğrafının üzerine tarih ve saati işte böyle nakşetmek lazım…

Orhun Anıtları denince akla ilk olarak Ulanbator’un 450 km batısındaki Orhun Vadisi’nde yer alan Bilge Kağan ve Kül Tigin Kitabeleri geliyor. Programımız müsaade etmediği için biz oraya gidemedik. Tonyukuk Kitabeleri de diğerleri ile aynı dönemde yazıldığı ve benzer konuları işlediği için Orhun Anıtları arasında sayılıyor. Orhun Vadisi’nde bulunanların 730’lu yıllarda, Tonyukuk Kitabeleri’nin ise onlardan daha önce, 720 ile 725 yılları arasında yazıldığı tespit edilmiş.

Kitabelerin üzerindeki yazıların büyük bölümü okunabilir durumda...

Kitabelerin üzerindeki yazıların büyük bölümü okunabilir durumda…

Uluslararası literatürde Bain Tsokto Kitabeleri olarak bilinen Tonyukuk Kitabeleri, Ulanbator’a 60 km mesafede bulunuyor. Bilge Kağan’ın veziri olan Bilge Tonyukuk tarafından, ölümünden kısa süre önce diktirilmiş. Burada dikili halde iki kitabenin yanı sıra, geniş bir alana yayılmış halde bir tür mezar taşı olan balballar ve dörtgen yer döşemeleri mevcut. Kitabelerin dikey kazınmış satırlarında, bizzat Bilge Tonyukuk’un ağzından o günkü Türk devlet ve toplum hayatı hakkında bilgiler ve geleceğe ışık tutan öğütler yer alıyor.

Yol şantiyesinde bilgilenme ve sohbet

Yol şantiyesinde bilgilenme ve sohbet

Kitabelerin bulunduğu dar bir alan TİKA tarafından çitle çevrilmiş. TİKA bu bölgenin bakımını yapmış, bir de yerli bekçi görevlendirmiş. Kitabelerin bulunduğu bölgeye kadar 11 km uzunluğundaki tali yol da yine TİKA’nın sağladığı bütçeyle çok kaliteli bir asfalt yol haline getirilmiş durumda. Bizim ziyaretimiz sırasında yolun yapımı devam ediyordu. Müteahhitliğini Kayserili bir hemşehrimizin yaptığı yolun şantiyesini de ziyaret edip görevlilerle sohbet etme fırsatı bulduk.

Burada bulunup da heyecan duymamak ne mümkün?

Burada bulunup da heyecan duymamak ne mümkün?

Orhun Kitabeleri Türklere dair bulunabilen en eski yazılı kayıtlar. Aynı zamanda “Türk” adının ilk geçtiği kaynaklar. Türkler gibi tarihin her dönemine damgasını vurmuş bir milletin yazılı tarihinin ancak M.S. 8. asra, bir başka deyişle sadece 1300 yıl öncesine kadar gidebilmesi gerçekten çok üzücü.

Yol yapımında çalışan işçiler konaklamak için bile ger kurmuşlar...

Yol yapımında çalışan işçiler konaklamak için bile ger kurmuşlar…

Bu konudaki üzüntümü “Kahire ve Civarı” sayfamda şu cümlelerle ifade etmiştim: “…(yazılı kayıtlar) sadece bir toplumun o günkü hayatını anlamaya yaramıyor, aynı zamanda o medeniyetin insanlık tarihi için ne kadar önemli işler yaptığını ‘anlatabilmesini’, yani reklâmını yapabilmesini de sağlıyor. Böylece güçlü bir yazılı kültüre sahip olan toplumlar, tarih okumalarında sırf bu sebepten belki de hak ettiklerinden daha önemli bir yere konuluyorlar. Tarihte belki de çok daha büyük bir medeniyet kurmuş, insanlık için çok daha büyük işler başarmış olan bir toplum bunları kayda geçirmemişse, yapıp ettikleri silinip gidiyor ve ‘hadariler ligi’nden ziyade ‘bedeviler ligi’ne lâyık görülüyor… Burada keşke bizim medeniyetimiz de yazılı kayıtlara ve yazılı kültüre biraz daha önem verseydi diye hayıflanıyor insan. Türk tarihine dair bilinen ilk kayıtların 8. yüzyıla (milattan sonra 8!) ait olması, medeniyetimizin büyüklüğü ile mütenasip bir hal değil…”

Üzerleri aşınsa da bazı balballar ve yer döşemeleri yerli yerinde...

Üzerleri aşınsa da bazı balballar ve yer döşemeleri yerli yerinde…

Orhun Kitabeleri, Türk Milleti’nin o gün yaşadıkları hakkında bugününe ışık tutacak kıymette bilgiler ve öğütler ihtiva ediyor. Ancak asıl değerleri, muhtevaları kadar, bir millete dair yazılı eserlerin ilki olmalarında gizli. Belki o topraklarda, belki farklı coğrafyalarda yazılı Türk tarihini daha gerilere götürmeye namzet, keşfedilmeyi bekleyen daha başka eserler de vardır, kim bilir…

İLGİLİ SAYFA:

> Moğolistan Ana Sayfa

 

2 Yorumlar

  1. Mehmet Dönmez

    Milletimizin geçmişi ve ilk yazılı kaynaklar konusunda bizi aydınlattınız sayın Valim. Teşekkür ederiz.

    Yanıtla
    • GezmeKeyfi

      Çok sağolun. İlginize teşekkürler…

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir