Kuzey Makedonya Gezi Rehberi

ÜSKÜP

 

 

Üsküp'ün Makedonya Meydanı

Üsküp’ün Makedonya Meydanı

28 Ağustos 2022

Üsküp Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin başşehri ve yaklaşık 500 binlik nüfusuyla açık ara en büyük kenti. Vardar Nehri Üsküp’ün ortasından geçiyor. Kabaca nehrin bir yakası Müslüman, diğer yakası Hıristiyan bölgesidir denebilir. Çoğu Osmanlı dönemine ait olmak üzere tarihi eserler Müslüman bölgesinde yoğunlaşmış. Yıllar içerisinde bu bölge karşı tarafa göre oldukça bakımsız kalmış. Sadece yeni yatırımlar açısından değil, mevcudun bakım ve onarımı açısından da Hıristiyan bölgesine belirgin bir pozitif ayrımcılık uygulandığı gözden kaçmıyor.

Şehir merkezinden Üsküp Kalesi'nin görünümü

Şehir merkezinden Üsküp Kalesi’nin görünümü

Şehir gezisine hâkim bir tepede bulunan Üsküp Kalesi’nden başlamak iyi bir fikir. Kalenin surları iyi görünmekle birlikte iç kısımları büyük oranda harabe durumda. Yine de şehri panoramik olarak seyretmeye çok müsait bir konumda bulunuyor.

Kale eteğinde Mustafa Paşa Camii

Kale eteğinde Mustafa Paşa Camii

Surların hemen altında yer alan 1492 yılı yapımı Mustafa Paşa Camii, Osmanlı Vezir-i Azamı Mustafa Paşa’nın adını taşıyor. Şehirdeki diğer bazı eserler gibi TİKA tarafından restore edilmiş.

Türk Çarşısı

Türk Çarşısı

Kaleden inilen bölge tam bir Osmanlı mahallesi. Ne de olsa Osmanlı 521 yıl boyunca sakini olmuş bu toprakların. Eski Çarşı da denilen Türk Çarşısı, ticaretin kalbinin attığı muhit imiş bir zamanlar. Bugün de Balkanlardaki benzerlerinin en büyüğü. Yerel halkın ihtiyaçlarını karşıladığı bir çarşı olsa bile ağırlıklı olarak turistik bir yer mahiyetine bürünmüş. Çarşıda Türk olsun Arnavut olsun esnaf genellikle Türkçe biliyor. Oldukça da güzel Türkçe konuşuyorlar. Dolayısıyla herhangi bir dükkâna girdiğinizde “Türkçe biliyor musunuz?” sorusu gereksiz.

Sulu Han

Sulu Han

Türk Çarşısı içerisinde dükkânlara ilave olarak çok sayıda han, hamam, cami ve benzeri eserler mevcut. Hanlardan en dikkat çekici olanı, şimdilerde Makedonya Müzesi’nin bir bölümü olarak hizmet veren Kurşunlu Han. Ayrıca Sulu Han, Kapan Han ve Bezistan (Bedesten) gibi yapılar fazla aktif olmamakla birlikte ticari amaçla kullanılıyor. Çifte Hamam ise sanat galerisi olarak hizmet veriyor.

Murad Paşa Camii'nde vaazlar Türkçe veriliyor

Murad Paşa Camii’nde vaaz ve hutbeler Türkçe veriliyor

Çarşı içerisine inşa edilmiş olan Murad Paşa Camii vaaz ve hutbelerinin Türkçe verilmesiyle meşhur. Çarşının diğer kanadında ise Arasta Camii bulunuyor. Bir namaz sonrası sohbet ettiğimiz bu caminin imamı bir süre Bursa’da eğitim görmüş. Arnavut olmakla birlikte çok güzel Türkçesi vardı. Cemaatinin yoğunluğundan ve özellikle gençlerin ilgisinden gayet memnun idi. Her iki caminin avlusu da gün içerisinde yerel halkın sohbet edip dinlendiği bir mekân haline gelmiş.

İsa'nın Yükselişi Kilisesi'nin ilginç kulesi

İsa’nın Yükselişi Kilisesi’nin ilginç kulesi

Türk Çarşısı içerisinde 16. yüzyıl yapımı İsa’nın Yükselişi Kilisesi yer alıyor. Kilise bir avlunun etrafına sıralanmış binaları, ahşap kulesi ve orta yerindeki lahitle alışılmışın dışında bir görünüme sahip.

Türk Çarşısı içinde Arasta Camii

Türk Çarşısı içinde Arasta Camii

Üsküp’te Osmanlı döneminden miras çok sayıda başka camiler de mevcut. Bunlardan bizim ziyaret ettiklerimiz namaz vakitlerinde oldukça canlı, mimari bakımdan sadeliğin estetiğini yansıtan mabedler idi. Şehirde o kadar çok tarihi cami var ki bunların tamamını görmek için daha uzun süre kalmak gerekiyor. Camilerin birçoğu TİKA tarafından restore edilmiş.

Hünkâr Camii avlusundan Saat Kulesi

Hünkâr Camii avlusundan Saat Kulesi

Sultan II. Murad döneminde inşa edilen Sultan Murad Camii, diğer adıyla Hünkâr Camii ziyaretçilerin mutlaka görmesi gereken bir eser. Karşısındaki Saat Kulesi ve bahçesindeki türbelerle bir bütünlük oluşturuyor. Namaz vakti dışında gittiğimizde caminin kapısı kilitli idi. Bizim girmeye çalıştığımızı gören yaşlıca bir şahıs uzaktan seslenerek anahtarın halının altında olduğunu söyledi. Böylece caminin içini görme imkânımız oldu. Sonradan uzunca sohbet ettiğimiz bu şahıs bize hem genel bilgiler verdi, hem de Üsküp bölgesinde Vehhabi-Selefi cemaatlerin kendi fikirlerini yayma faaliyetlerinden dert yandı.

Aynı bölgede bulunan Gazi İsa Bey Camii ile İshak Bey Camii (Alaca Camii) de görülmeye değer eserler.

Üsküp'ün sembolü Taş Köprü

Üsküp’ün sembolü Taş Köprü

Tekrar kent merkezine dönelim. Vardar Nehri’nin üzerine inşa edilmiş olan Taş Köprü, Üsküp’teki en görkemli yapılardan biri ve şehrin sembolü. Köprünün yapımına dair internetteki kaynaklarda Fatih Sultan Mehmed ve Mimar Sinan’ın adları geçse de, kitabesinde eski bir köprünün kalıntıları üzerine 1421-1451 yılları arasında Sultan II. Murad döneminde yaptırıldığı yazılı. Türk Çarşısı’nın bulunduğu noktadan başlayan Köprü, Vardar Nehri üzerinden keyifli bir yürüyüş güzergâhına dönüşmüş.

Sanat Köprüsü üzerinde heykeller

Sanat Köprüsü üzerinde heykeller

Vardar Nehri üzerinde birbirine yakın mesafede çok sayıda köprü inşa edilmiş. Taş Köprü’nün yanındaki Göz Köprüsü adıyla da bilinen Makedonya Medeniyetler Köprüsü’nün üzeri heykellerle süslenmiş. Bu köprünün yanında bir de Sanat Köprüsü var ki heykel yoğunluğu asıl bu köprüde. Köprüyü ülkenin önde gelen yazar-çizer, sanatçı ve akademisyenlerinden 35’inin heykeli ile donatmışlar. Bu iki köprüyü geceleri pırıl pırıl aydınlatıyorlar, Taş Köprü’yü ise loş ışıkta bırakıyorlar.

Gösterişli binalara bir örnek: Üsküp Arkeoloji Müzesi

Gösterişli binalara bir örnek: Üsküp Arkeoloji Müzesi

Nehir kenarına Roma ve Helen tarzlarında müzeler ve kamu binaları inşa edilmiş. Bunlar da çok iyi aydınlatılıyor. Makedon yönetiminin Batı medeniyetine aidiyet duyup Osmanlı medeniyetini reddettiğini ortaya koyan sığ yaklaşımı.

Aziz Klement Katedrali'nin içindeki ihtişam

Aziz Klement Katedrali’nin içindeki ihtişam

Taş Köprü’nün çok yakınında yer alan Aziz Dimitri Kilisesi 16. asırda inşa edilmiş. İçerisindeki otantik görüntüyü fotoğraflamak istedik ama fotoğraf çekmek yasakmış. Yine de kilise görevlisi ile pazarlık yaparak tek bir fotoğraf çekme iznini kopardık. Bu arada kiliseye gelen ve İstanbul’da yetiştiğini söyleyen bir kişi ile Türkçe sohbet ettik.

Taş Köprü'den Makedonya Meydanı'nın görünümü

Taş Köprü’den Makedonya Meydanı’nın görünümü

Köprünün karşı tarafına geçtikten sonra adeta farklı bir dünyaya adım atmış hissine kapılıyorsunuz. Burada oluşturulan Makedonya Meydanı ve etrafındaki yapılar, Üsküp’ü modernleştirme hamlesinin bir neticesi. Bu modernleşmede en büyük görev heykeltıraşlara düşmüş dersek abartmış olmayız. Çünkü bu meydan adeta bir “heykel ormanı” haline gelmiş. Sadece bu meydanda değil, şehrin başka yerlerinde de sayısız heykel var. Öyle ki “Makedonya nüfusunun yüzde 10’unu heykeller oluşturuyor” şeklinde latife bile yapılıyor.

Kent merkezinde neredeyse insandan çok heykel var

Kent merkezinde neredeyse insandan çok heykel var

Bir kentin bu kadar çok heykelle doldurulmasının arkasında yatan saikleri “zamanın ruhu” ile izah etmek belki de en doğrusu. Balkanlardaki milletlerin hepsinin milli varlıklarına ve değerlerine dair tarihten gelen iddiaları var. Lâkin yüzyıllardır çeşitli devletlerin yönetimi altında bulundukları için bu iddialarını ete kemiğe büründürebilecekleri bir ortamı bulamamışlardı. En son Yugoslavya’nın dağılması ile bu fırsat nihayet ellerine geçmiş oldu. Her biri kendilerini himaye eden çeşitli devletler dâhil olmak üzere uluslararası güçlerin de sağladığı desteklerle devletleşme sürecine girmiş oldular.

Böyle zamanlarda ölçülü ve mantıklı hamlelerin yanı sıra milli hissiyatın, sloganik söylemlerin ve dosta-düşmana mesaj verme arzusunun ziyadesiyle ön plana çıkması gayet anlaşılabilir bir hal bize göre. Yeni bir kimlik ve yeni bir millet inşası duygusal boyut olmadan olmuyor. Makedonya Meydanı’nın heykellerle bezenmesinde de yapılan galiba bu. Yeni bir kimlik ve yeni bir millet inşasına dair bir çaba gösterilmiş, ama oldukça abartılı bir şekilde…

Meydanın orta yerindeki esas oğlan: Büyük İskender

Meydanın orta yerindeki esas oğlan: Büyük İskender

Dikilen bu heykeller içerisinde en çok ses getirenleri şüphesiz Büyük İskender’in ve babası II. Filip’in heykelleri. Makedonlarla Yunanlar arasındaki sahiplik tartışmasında çok ciddi diplomatik kriz konusu oldu bu iki isim; özellikle birincisi. Bu yüzden Makedonlar Büyük İskender’in heykeline “Büyük İskender” diyemediler de “at üzerindeki savaşçı” gibi dolambaçlı bir isim verdiler. Bir nevi tecahül-i ârif. Anlayan anlıyor tabii… 2001 yılında gittiğimiz Selanik’te Yunan ev sahiplerimizin bizi neden, üstelik epeyce yol tepmek suretiyle “burası Büyük İskender’in doğduğu yer” diye bir köye götürdüklerini, bu köye neden onca yatırım yaptıklarını bu olay münasebetiyle şimdi daha iyi anlıyorum.

Aziz Klement Katedrali

Aziz Klement Katedrali

Üsküp’teki kiliselerin en gösterişlisi kent merkezinde bulunan Ohridli Aziz Klement Katedrali. Burası 1972-1990 yılları arasında modern tarzda yapılmış, bütün Ortodoks mabedlerinde olduğu gibi içi son derece süslü bir yapı. Aziz Klement’in hem Kuzey Makedonya’nın, hem de özel olarak Ohrid şehrinin koruyucu azizi olduğunu hatırlatayım.

Rahibe Teresa Anıt Evi

Rahibe Teresa Anıt Evi

Ziyaret edilebilecek bir nokta da Rahibe Teresa Anıt Evi. Asıl adı Gonca Boyacı olan Rahibe Teresa’nın doğduğu ve bir süre yaşadığı Üsküp’te onun adını yaşatmak üzere inşa edilmiş mütevazı bir bina burası. Yanında yapımı devam eden bir de kilise bulunuyor.

Cennetten bir köşe: Matka Kanyonu

Cennetten bir köşe: Matka Kanyonu

Her iki seyahatimizde de gittiğimiz bir yer var ki Üsküp’e giden herkese ısrarla tavsiye ediyorum: Matka Kanyonu. Şehre 15 km mesafede bir tabiat harikası burası. Kanyonun girişinde araçlardan inip yer yer kayalar oyularak yapılmış daracık patikada yürümek gerekiyor.

Kanyon içi patika

Kanyon içi patika

Yol boyunda tabiatla uyumlu inşa edilmiş yeme-içme mekânları olsa da kanyonun asıl güzelliği doğal yapısından geliyor. Nehirde tekne turu ve çeşitli doğa sporları yapılabiliyor. Kanyon içlerinde bulunan manastırlar ve mağaralar ziyaret edilebiliyor. Kısacası Matka Kanyonu hem muhtelif aktiviteler için, hem de kafa dinlemek için son derece uygun bir yer.

Türk Çarşısı'nı süsleyen bayraklar. Biz geçerken kahvehanede nihavend bir eser çalınıyordu...

Türk Çarşısı’nı süsleyen bayraklar. Biz geçerken kahvehanede nihavend bir eser çalınıyordu…

Günümüzdeki Üsküp son dönemde inşa edilen ve bir medeniyet iddiası yüklenmiş gösterişli yapılar ve heykellerle kendini ifade etmeye çalışıyor. Bizim zaviyemizden bir tanımlama yapacak olursak diyebiliriz ki bünyesinde ecdat yadigârı sayısız eseri barındıran, aynı zamanda Anadolu’daki geleneksel hayat tarzının aynıyla yaşandığı bir şehir Üsküp. Bu itibarla bir Türk olarak Üsküp’te hiçbir surette yabancılık duymayacak, hatta Türk olmanın ayrıcalığını hissedeceksiniz. Makedon ev sahibemizin internet üzerinden kiraladığımız apart daireyi sırf Türk olduğumuz için ek ücret istemeden çok daha büyük ve kullanışlı bir daire ile değiştirmesi bu ayrıcalığı ortaya koyan bir örnek oldu bizim için.

0 Yorum

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir